"Süreç"in meşruiyeti ve milletin desteği

"Komisyon" kararlarının tavsiye niteliğinde olup Meclis'in onayına sunulacağı belirtilse de "süreç"in şeffaf olmayıp karanlıkta çok yönüyle kalması kamuoyunda sorgulanıyor.

Endişelerin başında "komisyon"un Genel Kurulunun kararıyla kurulmaması, parlamento komisyonları gibi Anayasa ve İç İçtüzüğe dayanmadan, yasal dayanağı olmadan Meclis Başkanı'nın inisiyatifiyle kurulup -istediğinde- sona erdirmekle hiçbir hukukî mesnedi ve güvencesinin olmaması...

Ayrıca "süreç"te kırk bin insanın katlinden sorumlu müebbet hapse mahkûm terörist başının "kurucu önder" övgüsüyle "Kürtlerin temsilcisi" olarak lanse edilmesi; terör örgütünün âdeta Meclis'in muhatabı haline getirilmesiyle peşinen "meşrulaştırılması..."

Ve terörist başının talebiyle komisyonda terör örgütünden iletilen "özerklik"-"federalizm" önerilerinin uluslararası zeminlerde "Meclis'in kararı" gibi sunulmasına sebebiyet verilmesi; Türkiye'yi dışarıda "emperyal ecnebî iftirak projeleri"yle karşı karşıya bırakması geliyor...

BELİRSİZLİKLER ZORA SOKUYOR...

Özellikle "iktidar cephesi"nin "süreç"i terörist başı, Kandil ve Kuzey Irak'taki terörist elebaşlarıyla kapalı kapılar arkasında kotardığı "toplantılar"da konuşulanların bilinmemesi "komisyon"un işlevini ve iradesini peşinen zora sokuyor. Zira mevzubahis terör örgütü mahfilleriyle yapılan "gizli görüşmeler"de nelerin konuşulduğu, hangi sözlerin neyin karşılığında verildiği komisyona katılan iktidar ve muhalefet milletvekillerinin de meçhulü.

Yine PKK'nın ne zaman, nerede, nasıl, hangi şartlarda ve bağlayıcılıkta silâh bırakıp-bırakmayacağı; binlerce militanın silahlarını kime bırakacakları ve hangi ülkenin nezdinde teslim olacakları da muğlak. Yasal mevzuatı olmadan teslim olacak militanların terör eylemlerine katılıp katılmadıklarının tesbiti ve ne tür muamele görecekleri de belirsiz.

Keza iktidardakilerin her fırsatta "pazarlık yok" iddialarına, terör örgütü unsurları elebaşlarının "silâh bırakma ve fesih çağrısının muhatabı değiliz" redlerine karşı, "Pazarlık yoksa neden PKK silâh bırakmıyor, daha neyi bekliyor" sorusu "tavizler"i sözkonusu ediyor.

Özellikle Sarayın, "süreç"i iktidar koltuğunda kalmada, millet nezdinde biten siyasî ömrünü uzatmada malzeme yapıp siyasî hesaplarda istimal etme işgüzarlığı, önceki "çözüm süreçleri" gibi bu "süreç"e de istifhamları arttırıyor. Sözü edilen hususlarda mutabakata varılsa da hukuk sistemi içinde nasıl uygulanacağına dair tereddütler sürüyor.

Binlerce şehidin, sayıları yirmi iki bini bulan gazinin, yüz binlerce terör mağdurunun nasıl razı edileceği; bilhassa kanlı terör saldırılarını yapanların, binlerce güvenlik görevlisini şehid edenlerin, binlerce vatandaşı katledenlerin cezasız kalıp kalmayacaklarıyla ilgili iç içe muammalar millet nezdinde "süreç"e desteği azaltıyor.