"Süreç"in çözüm çaresi

"İktidar cephesi"nin ısrarla üzerinden "süreç" yürütmekle "Kürtlerin temsilcisi ve lideri" olarak lanse ettiği terörist başının 15 Şubat'ta "PKK'nın silâh bırakması" çağrısını yapacağı belirttiği vetire hâlâ bir yığın muammayla muallel.

Zira terör örgütünün hangi şartlarda silâh bırakmayı kabul edeceği, sözde kabul etse de gerçekten silâhı bırakıp bırakmayacağı, bırakmadığında hangi müeyyidenin uygulanacağı bilinmiyor.

Dahası Kandil'deki teröristlerin bir kısmının Suriye'nin kuzeyinde Fırat'ın doğusunda PKK'nın "Suriye kolu" olan PYDYPG'nin kontrolündeki bölgeye nakledilmeleriyle "örgütün tasfiye edildiği"nin propagandasının yapılacağından bahsediliyor.

Kaldı ki ABD ve İngiltere'nin on binlerce TIR dolusu silâhla silâhlandırıp her türlü lojistik desteği verdiği bölgedeki taşeron işbirlikçilerinin başında gelen ve hâlen ülkenin yüzde 30'unda su ve enerji kaynaklarının yüzde 80'i, verimli toprakların yüzde 70'i üzerinde oturan mevzubahis örgütün isim değiştirse de öncelikle işgalci emperyalist ağababalarınca "tasfiye" edilmeyeceğini herkes biliyor.

AMAÇ "TEK KİŞİLİK REJİM"İN TAHKİMİ...

İlk döneminde Cumhurbaşkanı'nı "ekonominizi mahvederim!" tweetiyle tehdit edip tahkirli bir mektup gönderen Trump'un göreve başlama törenine "akıllı ol, aptal olma, görüş!" dediği PYDYPG terörist elebaşı Mazlum Kobanî'yi çağırması bunun açık işâreti.

Bu durumda, "yeni süreç"in Bahçeli'nin yeni yasama yılı başında Meclis'te DEM'lilerin elini sıkması, akabinde "terörist başının Meclis'e gelip sözkonusu parti grubu kürsüsünde konuşması" önerisinin âni ve fevrî bir "çıkış"ın ötesinde önceden uzun süre kapalı kapılar arkasında yapılan pazarlığın başka maksatları taşıdığı ortaya çıkıyor.

Nitekim her ne kadar yine "plân"a göre terörist başı ile iletişimde "aracılık etmek"le kalan DEM'in sadece "olumlu geçtiği"ni söylediği görüşmeler Meclis'te yapılsa da, son "süreç"te de millet irâdesinin temsilcisi Meclis'in yine devre dışı bırakılması bunun en açık sinyali.

Keza sırf siyasî görüşlerinden dolayı Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin mükerrer "hak ihlâli" kararlarına göre, sekiz yıldır hapiste tutulan partinin eski Eşbaşkanı Demirtaş başta olmak üzere Meclis'in yanısıra kamuoyunun, sivil toplumun, bölgedeki kanaat önderlerinin dışlanıp "tek yetkili" aktör yapılacak "terörist başı" ve "terör örgütü" ile kotarılmak istenmesi "süreç"in siyasî operasyonlarda kullanıldığının bir diğer göstergesi.

Özetle, "plân"la öncelikle DEM'i muhalefetten koparıp "iktidar cephesi"nin arkasına alma senaryosu sahneleniyor. Buna göre terörist başının "tâlimatı"yla "cumhur ittifakı"nın yanına geçen DEM'in desteğiyle yapılacak "anayasa değişikliği"yle" Erdoğan'ın 4. kez aday yapılıp ömür boyu iktidar koltuğunda kalmasının önünün açılması ve "tek kişilik otoriter rejim"in tahkim edilmesi amaçlanıyor.

MECLİS'TE ÇÖZÜM SAMİMİYETİ

Bunun içindir ki bir yandan partinin seçilmiş belediye başkanlarına "kayyım atanması"yla gözdağı verilirken, diğer yandan topyekûn muhalefeti âdeta zorbalıkla dizayn etme operasyonlarının ardı arkası kesilmiyor. Göz göre göre "yargı sopası" tehdit ve "hizâya getirme aracı" olarak kullanılıyor.