"Sivil dikta"ya "meşruiyet kılıfı"

Düzelme emâreleri görünmediğinden sürekli ötelenip "hedefleri" revize edilen ekonomideki çöküşte ortaya atılan "yumuşama-normalleşme"yle birlikte "yeni anayasa" suni gündeminin de fos çıkması üzerine "iktidar cephesi"nce nevzuhur tartışmalar alevlendirildi.

Haftalarca kamuoyunu meşgul eden "sokak hayvanları yasası"ndan sonra AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen Meclis'te kavga ve kan dökülmesi pahasına hukuka ve Anayasaya açıkça aykırı olarak Can Atalay'ı tahliye ettirmemekte direnildi.

TÜKENİŞİN ÜSTÜ ÖRTÜLÜYOR...

Bu arada muhalefete mensup belediyelerin hizmetlerini engelleme hesâbına kredilerini temin ettikleri metro gibi önemli projeleri yıllardır Saray'da ve ilgili Bakanlıkta bekletilirken, iktidar partisinin 31 Mart seçimlerinde muhalefete kaptırdığı ve son saate kadar yandaşlara peşkeş çekilen ihaleler ve israfla borç batağına batırdığı belediyeleri "başarısız kılma kumpası"yla "haciz" koyma tuhaflıkları sergileniyor.

Yirmi iki yıllık AKP iktidarında defalarca açılan "yargı ve kamuda tasarruf paketleri" neticesiz kalırken tam on kez büyük iddialarla açıklanan "Orta Vadeli Program (OVP) da fos çıktı. "Yandaş şirketler"in milyarlarca vergi borcu silinirken, zaten vergisini veren vatandaşın, dar gelirlinin, emeklinin, emekçinin maaşına göz dikildi.

Bu arada kırk yıl hapis cezasıyla yargılanan Dilan-Engin Polat'ın birkaç ay içinde âlây-ı vâlâ ile serbest bırakılması istifhamı sürerken, yandaşları partizanca koruyan haksızlık ve hukuksuzluklar tam gaz sürüyor.

Ve başta "17-25 Aralık" olmak üzere ayyuka çıkan yolsuzlukların, hırsızlıkların, rüşvet çarklarının, ihaleye fesad karıştırmanın, kayırmanın, partizanlığın üstü örtülmeye yelteniliyor. Liyakatsizlik, yozlaşma, sosyal çürüme ve mânevi tükeniş örtülmek isteniyor.

Oysa Adalet Bakanı, "dünyanın en büyük adalet sarayını yapıyoruz!" diye övünüyor; ancak yine AKP'li eski Adalet Bakanlarıyla yüksek yargı temsilcilerinin, Anayasa Mahkemesi başkanlarının tesbitiyle, "tek kişilik hükûmet"te "siyasetin sopası" haline getirilip Saray'ın güdümüne sokulan ve tepeden "tâlimatlandırılan" yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının ortadan kaldırılmasıyla yargıya güven dibe vurmuş...