"Otoriter rejim"e yolun sonu göründü

31 Mart mahalli seçimlerinin sonucu, öncelikle "otoriter rejim"e karşı 14-28 Mayıs 2023 seçimlerinde iki puan farkla "kaybettirilen" "millet ittifakı"yla demokratik muhalefetin ortak demokratik irâdesinin demokrasi kararlılığı oldu.

İktidardakilerce onca tehdit ve şantaj savrulmasının, bazı bölgelerde şehir dışından seçmenin taşınmasının, yüzlerce güvenlik görevlisine, ordu mensubuna oy kullandırılmasının, seçim hilelerinin, sandık sahtekârlıklarının artık işe yaramadığı görüldü..

Cami minarelerinde iktidar adaylarının anons edilmesine benzer dini değerlerin, mukaddeslerin siyasette istismarının millet nezdinde sakil karşılandığı bir kez daha ortaya çıktı.

Keza "Kandil'den terör örgütü elebaşlarının muhalefet adaylarını desteklediği" iftirasına, "teröre destek" montajlarına, hatta "terörist" isnadı vicdansızlığına vatandaşlar nezdinde itibar edilmediği anlaşıldı.

ÇARPITMALAR, SAPTIRMALAR İŞE YARAMADI

Devlet imkân ve araçlarının tepe tepe kullanıldığı "partileşen devlet"te "tek kişilik rejim"in "devlet partisi"ne karşı demokratik muhalefet ortak demokratik direnç gösterdi. Başta bakanlar olmak üzere valilerin-kaymakamların il-ilçe başkanları gibi "tepeden tâlimat"la koşturulduğu, kamu kurumlarının parti teşkilâtı, devlet memurlarının parti militanı gibi çalıştırılmasının işe yaramadığı ifşa oldu.

"Nass" söylemiyle "ben bu makamda olduğum sürece faizler asla düşmeyecek, hep düşecek" vaadlerine rağmen yüzde 8.5'daki faizlerin yüzde 50'lere, kredi faizlerinin 60-70'lere çıkmasının, Diyanet'in de "faiz" olduğunu teyid ettiği alây-ı vâlâ ile propaganda edilen, bile bile 800 milyar liranın hebâ edildiği Kur Korumalı Mevduat benzeri uyduruk göz boyamaların akıbeti görüldü.

Bu arada ekonominin çöküşüyle dünyada "dördüncü", Avrupa'da "birinci" çıkan enflasyon, liranın değerinin dibe vurması, MB rezervini eksi 75 milyar dolara düşüren onca baskıya rağmen AKP iktidarının başında 1.5 lira olan doların 32 lirayı aşarak kat kat katlanması, kredi kartı borçlarının 21 milyara ulaşması, kredi borçlarının katlanması, batık kredilerin üç ayda dört milyarı bulması, milyonlarca dosyanın icra dairelerinde birikmesi, işsizliğin tavan yapması, emekli maaşında Türkiye'nin otuz Avrupa ülkesi arasında en altta kalması gibi olumsuzlukları "başkalarının eseri"ymiş gibi sunma saptırmaları geri tepti.