İktidara "yolun sonu" görünüyor

Siyasette garip şeyler oluyor. Ağır ekonomik kriz karşısında çâresiz kalan siyasi iktidar, çözüm yerine demokratik muhalefetin işbirliğini dağıtma komplo ve katakullileri peşinde.Mâlum "tek kişilik yönetim"de "partili Cumhurbaşkanı"nın tek başına "kanun hükmünde kararname" yetkisiyle millet irâdesinin temsilcisi Meclis'in yasama ve denetim yetkisini gasbıyla günübirlik apar topar çıkarılan ve birkaç gün sonra yanlışlıklarının fark edilmesiyle bazıları sekiz-on kere değiştirilen "Cumhurbaşkanlığı kararnameleri" tutarsız, öngörüsüz ve eksik çıkarılıyor. Bu kırılganlık, 9 Temmuz 2018'de geçilen "ucûbe sistem"de Resmi Gazete'de yayımlanan ilk 55 kararnamenin 31'inin yeniden 24 "düzeltme ve değişiklik kararnamesi"yle "düzetilmesi"yle sırıtıyor. Keza geçen yasama döneminde Meclis'te 104 kanun teklifiyle toplam bin 493 maddeli kanun çıkarılırken aynı dönemde 64 Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle 2 bin 229 maddenin yayınlanması, yasama yetkisinin kararnamelerle gasbını ifşa ediyor. TAM BİR TELÂŞ VE PANİKTE "Tek kişilik hükûmet"in ufuksuzluğu "tek imzalı kararnameler"le kalmıyor. Yine "Saray'dan gönderilen" ve iktidar partisi grubunun muhalefetle, hukukçularla, ilgili meslek kuruluşlarıyla, sivil toplumla görüşmeden gece yarısı operasyonlarıyla Meclis'ten geçirdiği "yasa teklifleri"nde de aynı çelişkili öngörüsüzlükler görülüyor. İlgisiz yüzlerce maddenin doldurulduğu ve başta milletvekilleri olmak üzere kamuoyunun hiçbirinden haberinin dahi olmadığı "torba yasalar"da olduğu gibi en son Parlamentonun gündemine dayatılan "tâlimatlı" seçim yasası "teklifi"nin bazı maddelerinin daha ilk haftada yine bizzat iktidar partisi milletvekillerinin "önerileri"yle değiştirilmesi bunun son örneği. Görünen o ki, "Millet ittifakı"nın kurulacağını, toplumun geniş kesimlerini temsil eden önce dört, ardından altı partinin bir araya gelerek kamuoyuna "güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistem mutâbakatı"nı deklâre edip "demokratikleşme işbirliği"ni yapacaklarını hesâplayamayan "iktidar cephesi", "cumhur ittifakı"ndan da pişman. Büyük beklentilerle kurdukları "seçim ittifakı"nı son "seçim yasası teklifi"yle önemsizleştirip ıskartaya çıkarmaya yeltenmeleri bundan. Vaziyet ortada; bütün kamuoyu yoklamalarında kahir ekseriyetle halkın yüzde 70'inden fazlasının "tek kişilik yönetimi" istememesi, vatandaşların yüzde 55'inin "kesinlikle Erdoğan'a oy vermeyeceği"ni bildirmesiyle desteğin yüzde 25'te kalması karşısında iktidardakiler tam bir şokta. Bu bakımdan bütün propaganda ve algı operasyonları