Geçtiğimiz hafta sonu Ankara'daki Demokrat Parti 14. olağan kongresinde idik.Öncelikle yoğun ilginin olduğu, büyük bir alâka ile tâkip edilen, İstanbul'dan Ağrı'ya, Bursa'dan Urfa'ya, Eskişehir'den Kırşehir'e, İzmir ve İzmit'ten Düzce'ye Türkiye'nin dört bir yanından gelen Demokratlarla, özellikle Yeni Asya okuyucularıyla sohbet imkânını bulduk. Hepsi azimli ve ümitli idi. Her alanda çöken on dokuz yıllık AKP iktidarında, bilhassa "tek kişilik ucûbe yönetim"in ülkeyi tam bir felâkete sürüklediği vartada, demokrasinin inkıtaa uğratıldığı darbelerle ve ara dönemlerle yollarının kesilmesine rağmen merhum Menderes'in Demokrat Partisi'nden Demirel'in Adalet Partisi'ne ve Doğru Yol Partisi'ne uzanan Demokrat misyonun misyon ve mânâsına duyulan hasreti müşahede ettik. Altı partinin oluşturduğu "demokratik muhalefet"in 28 Şubat'taki "güçlendirilmiş parlamenter sistem" mutâbakatının ardından büyük heyecanla yapılan DP kongresi, Demokratların yeniden dönüşünün âdeta "milâdı" oldu. İFSADLARIN FİYASKOSU OLDU Görünen o ki "cumhur ittifakı"nı rahatlıkla geçtiği, keza cumhurbaşkanlığı seçiminde ismi geçen "millet ittifakı"nın bütün muhtemel adaylarının "mevcut "partili cumhurbaşkanı" adayına karşı açık ara öne geçtiği süreçte DP'nin "millet ittifakı"nda amblemiyle yer alması Demokrat câmiayı hareketlendirmiş. DP Genel Başkanı Gültekin Uysal'ın "Ne muhafazakârlıkları kaldı, ne dindarlıkları kaldı. Kala kala tek bir kişinin şürekâsı ve iktidarı kaldı" tanımıyla, ülkeyi bâdirelere atan "tek kişilik hükûmet"in sonunun geldiği ve"yolun sonu"nun göründüğü Demokratlar nezdinde de tescil edildi. "Millet İttifakı' ile birlikte işler bir demokratik nizamı ve işleyen bir adalet sistemini sağlayacak 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem' için bir araya gelip, adaletin, demokrasinin ve hürriyetlerin yanında duruyoruz" vurgusu Demokratlardan büyük alkış ve takdir gördü. "Kendi ikballeri peşinde olanlar