Ankara ile Şam'ın "Suriye tefrika projesi"ne âleti
Yeni dönemde Türkiye - Suriye hattındaki bilinmezlerin başında on iki yıl sürdürülen iç savaş kargaşasında Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'nin yanıbaşında kontrolündeki kantonlar üzerinden ülkenin yüzde 30-40'ını işgalinde tutan küresel emperyal güçlerin taşeronu PYDYPG'nin akıbeti geliyor.
Vakıa şu ki soykırımcı İsrail'e ve katil Netanyahu'ya "dünyanın en itibarlı devleti ve politikacısı" övgülerini dizen, "Siyonizme hizmeti, Tanrının verdiği bir görev" gören Evanjelik Trump'un aşırı İsrailci Siyonist kabinesinden cüret alan ABD-İsrail'in bölgedeki baş işbirlikçisi örgüt "silâh bırakmayacağını, ülkenin siyasî birliğine katılmayacağını" bildiriyor.
Zira Kandil'deki PKK terör örgütü gibi, baştan beri ABD, İngiltere ve İsrail, her türlü silâh, mühimmat, askerî eğitim ve lojistik desteğini verip iç savaşta istimal ettikleri bölgedeki baş işbirlikçileri PYDYPG'nin silâh bırakmasını ve kendini lağvetmesini istemiyor.
"TERÖR ÖRGÜTÜNÜN TASFİYESİ" UYDURMASI
Gerçek şu ki "Suriye Demokratik Güçleri (SGD)" diye isim değiştirecek PYDYPG, tasfiye olmak bir yana tam tersine "federatif - eyâlet sistem" perdesinde özerklikle gücünü daha da arttırıp pekiştirme peşinde. Ülkedeki su kaynakları ile petrolün yüzde 80'ini, verimli toprakların yüzde 85'ni kontrolünde tutan örgüt Suriye ordusuna katılmayıp kontrolündeki otonom alanda kalmakta direniyor.
Bundandır ki işgalci ecnebilerin iç savaşta "maşa" olarak kullandıkları vetirede, asla tasfiyeyi kabul etmeyen ecnebilerin güdümlerindeki terör örgütleriyle krizler patlak veriyor. Şam'ı ele geçirmesine "müsaade edilen" Suriye geçici hükûmeti Başkanı Şara'nın -Colanî ismiyle- IŞİD'den ayrılarak kurduğu, CIA ve MI6 ile yabancı istihbarat servislerinin desteğiyle kısa sürede Şam'ı teslim alan Heyet Tahrirü'ş-Şam'ın (HTŞ) Suriye'de dayanacağı tabanın halkın yüzde 20'sini geçmediği, ordu, polis ve istihbarat olmak üzere mevcut devlet kadroları ve diğer radikal örgütlerle sürtüşmeler oluyor.
Özellikle 20 bin militanı olan Heyet Tahrirü'ş-Şam (HTŞ) ile başta 120 bin silahlı savaşçısıyla Fırat'ın doğusuna çöküp Fırat'ın batısından dahi çekilmeyen PYDYPG olmak üzere Türkiye'den dolar maaşlı ÖSO'dan kalma "Suriye Millî Ordusu (SMO)" arasında çatışmalar patlak veriyor. Bilhassa PYDYPG terör örgütü lideri Mazlum Abdi'nin, Colanî'nin "şartları"nı kabul etmeyeceklerini bildirdiği vartada örgütler arasındaki kriz gittikçe tırmanıyor.
Bu açıdan rotasını ABD ve İngiltere'nin başını çektiği uluslararası mihrakların uhdesindeki S. Arabistan ile Körfez ülkelerine çeviren HTŞ lideri Şara'nın ileri sürdüğü -aynı emperyal mihrakların taşeronu- "PKK'nın Suriye uzantısı PYDYPG'nin çöktüğü bölgeyi terke ve silah bırakmaya yanaşmayacağı"; "isim değiştirme" oyununun da tutmayacağı tesbitleri yapılıyor...
"AMERİKAN - İSRAİL EMPERYAL TEFRİKA İFSADI"
Gerçek şu ki küresel hegemonya hesapları ve "büyük İsrail plânı" uğruna Fas'tan Afganistan'a yirmi iki İslâm ülkesini ırkî-mezhebî ayrıklarla bölüp parçalayıp ifna etmeyi amaçlayan "büyük Ortadoğu projesi (BOP)" peşindeki küresel güçlerin, türetip azdırarak bölgenin başına musallat edip istimal ettikleri El Kaide gruplarının, terör örgütlerinin başında gelen bölgedeki en başta gelen işbirlikçileri PYDYPG'yi elinde tutup tasfiye olmasını istemiyor.