Âfette "partizanlık" felâketi

"Cumhurbaşkanı'nın tâlimatı"yla hükûmetin günlerce söndüremediği orman yangınlarındaki gibi İstanbul'daki son kar ve tipide de basit politik hesaplı çirkin siyasetle partizanlığa tevessül ediliyor.Öncelikle Cumhurbaşkanı'nın tâlimatıyla İstanbul'a giden bakanlarla valinin açıklamasına Büyükşehir Belediye Başkanı'nın çağrılmayıp dışlanması; valilikten bakanlıklara, AFAD'dan Karayolları ve Kızılay'a bütün kurumlar tek tek sayılırken İBB'den tek kelime söz edilmemesi bu âfetin de ne denli basit politik oyunlara âlet edilmek istendiğini ele veriyor. Belli ki inadına tekrarlatıp 800 bin oy farkıyla kaybettikleri 23 Haziran İstanbul seçimlerini hazmedemeyen iktidardakiler, siyasi güç zehirlenmesiyle, düşmanın düşmana yardım elini uzattığı felâkette bile Türkiye'nin en büyük belediyesi ile işbirliği ve koordinasyona yanaşmıyor. Başta Kuzey Marmara Otoyolu olmak üzere TEM ve D-100'ün kardan kapanmasına, kara saplanan araçların günlerce kurtarılmamasına bakmadan; sözkonusu yolları açamadıkları için İstanbul Havaalanına inemeyen bakanların, "tek kişilik yönetim"in özel olarak kullandığı Yeşilköy Havaalanı'ndan İstanbul'a ulaşmaları aslında her şeyi açıklıyor. SİYASİ HINÇ O DENLİ DEHŞETLİ Kİ... Görünen o ki çeyrek asır boyunca İstanbul'u yönettiği halde sel, deprem, tipi ve benzeri âfetler için hiçbir tedbir almayan AKP'li belediyelere en ufak bir eleştiride bulunmayan "iktidar beslemesi yandaş medya yorumcuları", "millet ittifakı" belediyelerinin peşine düşmüş; itibarsızlaştırmak için. Çarpıcı olan, iktidar partisinin il başkanı ile paralı trollerinin Ulaştırma Bakanlığı'nın açmakla sorumlu olduğu otoyollardan ve karayollarından sarfı nazar edip, 7 bin 500 personel, iki bine yakın araçla yoğun kar yağışı ve tipi ile mücadele eden İBB'yi âdeta yok saymaları. İBB'nin "iktidar cephesi"nce "hedef" yapılıp tam bir karalama kampanyasıyla yıpratılmaya kalkışılması. Anayasa ve Büyükşehir yasasına aykırı olarak "millet ittifakı"na mensup belediyelerin salgında dahi vatandaşlara yardım yapmasını "yasaklayan", hastanelerini ve aşevlerini kapatan, hesaplarını bloke eden "tek kişilik yönetim"in son âfeti de "siyasileştirme"ye yeltenmesi. Siyasi kutuplaştırma o derece derinleştirilmiş ki, bütün çağrılara rağmen AFAD, yoğun tipide dahi Büyükşehir'le ve AKOM'la eşgüdümü tam bir sorumsuzlukla reddediyor. "GÖZÜNDEKİ MERTEĞİ GÖRMÜYOR" Özetle, sırf siyasi rakiplerini kötülemek hesâbına Karayolları'nın yetki alanındaki yollar dahi medyatik saptırmalarla İBB'nin "sorumluluğunda imiş" gibi gösteriliyor. İktidardakiler, yaman çelişkili çifte standartlarla, sahte mizansen ve uydurmalarla siyasi rakiplerini "suçluyor." Evvela her haliyle sırıtan çürük propagandayla günlerce merkezi hükûmetin kontrolündeki