Cem Sancar

Sabah

Zekâ problemi ve iyilik hareketi

Yaşadığımız büyük acıyı kullanarak kalbimizi kıran art niyetli zombilerden hiç bahsetmiyorum. Fakat zekânın da kırıldığı bir yer var! Şu büyük âfette daha bir belirginleşti bu. Mesela televizyonlar... Seyirciye 12 yaş altı muamelesi yapan, 90'ların halka tepeden bakan medya kafasını izliyoruz. Bize çocuk muamelesi yapan, zekâ özürlü muamelesi çeken

İnsan nedir şimdi bildim

İyiliği gördük. Kötü gün dostlarını da. Dayanışmayı... Madencileri gördük, dev adamları. Arama kurtarmaya koşan, çorba kaynatan haşmetli kadınları. Onları... 7. Günde enkazdan gülerek çıkan süper bebekleri, yıkıntıda 10 gün kelime-i şahadetle direnen melek yüzlüleri... Dünyadan yağan yardımları gördük, külüstür arabasının tepesine yatakları yığıp k

Pijamayla edebiyat dedikodusu

O öyle demiş, bu böyle demiş, Yahya Kemal bir ara direkt Gazi Paşa'nın çizmelerine kapanmış. Vefattan sonra da "O zamanlar öyle gerekliydi, biz bir Gazi Paşa icat ettik!" demiş mi Demiş... Yahya Kemal büyük şair, eh biraz ehlikeyifmiş. Kavgaya gürültüye karışmamış. İspanya'da kralla al takke ver külah. Burada kan gövdeyi götürürken Bulgaristan'da e

Kapitalizm bir kıyamet sıtmasıdır

İnsan, ruhuyla değil (ne ruhu) bitmez tükenmez hırslarıyla tanınır. Yoksa nasıl anlaşılır kapitalizm, sanayileşme ve artık değer-kâr uğruna milyonlarca insanın erken yaşta yok olup gitmesi! Dünyayı ve de tabiatı esir alma güdüsü iklimleri, toprağı, bitki ve hayvan nesillerini çürüttü de insana ne yaptı Burası hiç konuşulmaz. Marks'ın kankası Engels

Hay bin kunduz

Hâlâ sağcı-solcu meselesi konuşuyoruz. Ya da İslamcı-modernist. Bitmedi gitti şu 19. Yüzyıl ideolojilerinin tortuları. Statükoculara, içe kapanmacılara solcu deniyor, devleti yeniden konumlandırıp dışa açılımcılara sağcı... Hay bin kunduz! Tam ters anlamlarda gidiyor mesele. Çünkü eski alışkanlıkların korteksimizi karartan, dibe çöken lıh beynimizi

Andromeda görüntüleri

Rölativite teorisine göre, yıldızların ve galaksilerin şu andaki hallerini değil, uzaklıkları ile doğru orantılı olaraktan geçmiş zamandaki durumlarını izlemekteyiz. Yani, Güneş'in sekiz dakika önceki, Dünya'dan 100 ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızın 100 yıl önceki, bize en yakın galaksi olan Andromeda'nın, 2 buçuk milyon yıl önceki halini temaşa e

Hangimiz sevmedik çılgınlar gibi

Galata Köprüsü'nün altında bir kış günü sevdiğim kızı dört saat beklemiştim de... Gelmemişti. Mekânda Müslüm Baba çalıyordu. Kapanana kadar dinlemiştim de hüngür şakır, arabesk nasıl kutlu bir ufuk, ağlamak nasıl ilahi bir antioksidan, işte o zaman idrak etmiştim. Kepenkleri indirirken garson kılığında bir güzel insan, halime acımıştı da "Kardeş ya

Hıncal Uluç: Alkışı duydun

Eski bir sonbahardı. Yağmurlu zamanlardı. Uzun saçlı bir çocuktum. Sana ilk kez Attilâ İlhan'ın oturduğu bir dergi yönetiminde karşı masada rastladım... Sonra meşhur Aktüel dergisi yılları geldi. SABAH'a geldiğimde artık sen dev bir gazete yazarı olmuştun. Biz o dergiyle Babıali'yi salladık. 100 bin tirajları zorladık. İlk sayımız 1991, benim yazdı

Cebimdeki Hidayet

Metrodan Tünel'de indiğimde yağmur başlamıştı. İstiklal, yağmura rağmen tıklım tıklımdı. Amerikancı faşolar bomba patlatmıştı ama halk inadına caddeye çıkmıştı. "Devlet 90'ların eski paspal devlet değil usta" dedim kendi kendime, 'ağırlıkları üstünden attıkça hepimizin devleti oluyor.' Neydi o! Biz yerli aydınların peşine takılan istihbaratçılar, f

Medya ve Tombik Kadın

Tombik bir kadındı. Hem emekli sandığından hem SSK'dan emekli maaşı alıyordu. O yılların çamurlu varoşunda bakımsız bir evde oturuyordu. Evin bir kısmına kreş açmak istemiş başaramamıştı. Tavuk çiftliği yapmak istemiş, bodrumda 15-20 tavukla anca kendine yetmişti. Kocası akşamcı tabir edilen hovardalardandı. Parasının küçük bir miktarını eve veriyo