Üstün Dökmen nefret suçu işliyor

21. yüzyıldayız... James Webb teleskobu sonsuz uzayın resimlerini çekiyor... Dünyanın nokta bile olmadığı anlaşılıyor... Mars'ta hayat tartışılıyor... Elektrikli arabalar hayatıma girmek üzere. Belki birkaç yıl içinde yeni teknolojiler hayatımızın tam merkezinde olacak... Son 20 yılda Türkiye'de de inanılmaz bir değişim olmuş. Buna rağmen hâlâ başörtüsü üzerinden nefret suçu işleyenler var. Dün Üstün Dökmen'in sözlerini görünce içimden, "Türkiye'de bazıları hiç değişmeyecek" dedim. Üstün Dökmen başörtülü rehber öğretmenleri, psikologları ve psikiyatristleri hedef almış ve, "Başörtülü olmaları meslek etiğine aykırıdır. Bunlar trol kendini saklayan, korkak, kafası çalışmayan kişilerdir" demiş. Hızını alamamış ve başörtülü hukukçular hakkında ise kendi alanı olmadığı için yorum yapmayacağını da söylemiş. Üstün Dökmen açıkça nefret suçu işlemiş. Başörtülüler psikolog, psikiyatr olamaz ne demek Allah aşkına! Nedir bitmek bilmeyen bu başörtülü düşmanlığı. 28 Şubat'çıların da böyle saç, sakal, başörtüsü düşmanlığı vardı. İçlerinde hınç olmuş bu. Bir türlü geçmek bilmiyor. Sonra çıkıp bu ülkede nefret tohumları ekildiğinden, kutuplaşmadan şikâyet ediyorlar. Hâlbuki kutuplaşmanın alasını Üstün Dökmen gibiler yapıyor. Bu şekilcilik anlayışından vazgeçmediler. Aslında bunların kafalarının içinde dindarlara, Müslümanlara nefret var. İslam'a düşmanlık var. Pozitivist bakış açısıyla her şeyi değerlendirip kafalarının içindeki şablona göre hareket ediyorlar. Onlara göre cerrah Salih Selman da sakalından dolayı öteki. Yani bir insanın hem dindar ama aynı zamanda iyi bir doktor, avukat, siyasetçi olacağına inanmıyorlar. Üstün Dökmen şimdi "kastım hakaret değildi" diyecektir. Ama bal gibi içindeki nefreti kusmuş! Türkiye'nin çoğunluğuna laf ettiğinin farkında değil. Bir de güya insan