"Devlet insan değildir, duyguları yoktur"büyük bir laf. Ne tam doğru ne tam yanlış. 2025'in devletini ise yaşayan bir organizmaya benzetebiliriz. Duygusu yok ama canlı. Çok hızlı hareket etmez ancak hedefine bir gün ulaşır. Hava yağışlı yahut kurak, arazi engebeli ya da düz olabilir, fark etmez. Devlet organizmasının karakteri sabırdır. Engebeleriaşar, fırtınaları atlatır, hasar alsa da yeni pozisyonunda konumlanır. On yıllar boyunca Türkiye'ye kan kusturan terör belasının tasfiyesi sürecinde de bu emareleri görüyoruz. Öcalan'ın çağrısı sonrası fesih kongresini toplayan, silahlı terör mücadelesini sonlandırdığını açıklayan PKK'ya karşı gözler açık, kulaklar keskin. Her söz, her adım, her faaliyet dikkatle izleniyor. Çünkü bu bir paradigma değişikliği. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin öncülüğünde açılan yol, deyim yerindeyse ilmek ilmek örülüp en az risk doğuracak şekilde planlanıyor.
Hiçbir uluslararası değişim ya da dönüşüm sancısız olmaz. Tarihe bakarsak yüzlerce örneğini görürüz. Her daim destekçiler, köstekçiler, provokatörler ve duruma göre hizalananlar çıkacaktır. Burada önemli olan, millete yaşananları en iyi ve soğukkanlı şekilde aktarmak, milletin desteğini almak ve ani kararlar vermemek...2010'lardaki ilk çözüm süreci ve sonrasında yaşananlardan herkes gereken mesajı çıkardı. O yüzden şimdi daha itidalli, bekle-gör politikası temelli, sakin bir strateji izlenmekte. Doğrusu da budur. PKK'yı askerîve ideolojik anlamda yerle yeksan etmiş bir devletin aksi hareketler sergilemesi beklenemez. Biz zaten kazandık. Ve her büyük kazanan gibi en iyi niyetli şartlarımızı en güçlü olduğumuz zamanda masaya koyuyoruz. Tıpkı Napolyon'un Austerlitz Savaşı, Fatih Sultan Mehmet'in, İstanbul'un Fethi sonrasında yaptığı gibi. Silahlarınızı teslim edin, namlunuzu sivil siyasetin kafasından çekin, bölgesel atılımlarımızda bize ayak bağı olmayın. Gayet makul, mantıklı ve anlaşılır şartlar.Bunları uzun metrajlı bir sinema filminin fragmanı gibi düşünebiliriz. Asıl senaryo örgüsü ve olması gerekenler zaman içinde gözlemlenecek, kontrol edilecek ve ona göre pozisyon belirlenecektir.Mesela Suriye'nin kuzeyindeki YPG ne olacak Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan'ın doğru teşhisiyle Suriye ve Irak'ta kaygan bir zemin var. Terör örgütü YPG, muhaliflerin Baas rejimini devirmesinin ardından can havliyle"Birleşmeye hazırız"açıklaması yaptı ancak zaman geçtikçe söylemin tonu değişti. Komisyonlar kuruluyor, heyetler gidip geliyor, vesaire vesaire... Eski bir SSCB fıkrasında der ki: