Cem Dizdar

Fanatik

Başladığı gibi bitti!

Sahaya bakıldığında denk iki takım oynuyor diye düşünebilirsiniz ancak verimlilik açısından farkı yaratan atletizm ve 'hızlı düşünüp hızlı davranmak' oldu. Topu elinde tutuyor görünen Fenerbahçe ise de Bilbao'nun reaksiyon hızının düşüklüğüydü farkı yaratan. Bizde buna 'yetenek farkı' deniyor ama bu tek başına durumu açıklamaya yetmiyor maalesef. G

Tek golle bitti!

İlk devresi her açıdan ''kafa kafaya'' geçen bir maç. Mühim isimli oyunculardan beklenmedik acemilikler, topu ayaktan çıkarmakta gecikmeler, önemli hücum girişimlerinde atılan paslardaki acemice davranışlar vs Organize hücumlardan daha çok Rafa Silva ya da Edin Dzeko benzeri hücumcuların bireysel becerisine muhtaç tarzda hücumlar. Savunmada da eşit

Sorunlar netleşiyor!

Beşiktaş'ın sorunlarının kaynağı her geçen gün daha da netleşiyor. Mersin'de sahaya sürülen 11'in merkez oyuncusu Salih Uçan! Yani deniyor ki Giovanni Van Bronchorst'a, ''Sen bu işi bilmiyorsun hocam.'' diyen kim Yardımcılarından buralı olan Serdar Topraktepe!.. İlk devre boyunca Salih Uçan'ın pozisyonuna göre verimlilik istatistiği ''yok'' denecek

Kaçınılmaz sonuç

Son ay içinde gerek saha gerek kulüp idaresinde olağandışı gelişmelerin yaşandığı Beşiktaş sahaya indi ya, bütün tuhaflıklar geçici olarak unutulacak sanıldı. Ne var ki, sahada olanlar ülkedeki maçların unutulmasına izin vermeyecek türdendi. İlk devre tıpkı ülkedeki gibi ''yoklardaydı'' Beşiktaş. İlk 25 dakika savunma yapma gayreti nedeniyle o kada

Hakeme suç atmak kolaycılık!

Yine ülkeye özgü ilginçlikte bir ilk yarı... Topla oynuyor gibi görünen Beşiktaş. Top yüzde 62 onlarda ama 'Gol beklentileri'; 0.27! Topla yüzde 38 oranında oynayan 'Atletik Göztepe''nin gol beklentisi ise 1.78. Varın olan biteni siz hayal edin! Öyle ki Beşiktaş sahada sadece görünüyordu topun verimli kullanımında sözü geçen ısrarla deplasman takım

Ya puan kaybetselerdi!

Ülkeye özgü entersen ilk devrelerden biri daha! Statta olanlar da biz televizyon karşısındakiler de boş bakışlarla izliyoruz futbol alanında olanları. Öyle ki bir ilk yarı ki, topla rakibini iki katı (yüzde 66) oynayan Galatasaray'ın gol beklentisi yok denecek kadar az 0.12. Ev sahibi Bodrum'un bekletisi ise rakibine göre şaşırtıcı, 0.19. Demek ki

Enes girdikten sonra

Aslında tehlikeli bir maç olduğu devre sonunda Galler'in direkten dönen topunda belli oldu. Bir "Türk futbolu folklorü" olarak "Taca çıktı hocaaamm!" derken kaleyi göremeyen rakip çerçeveyi karşıdan görüp, şutu attı! Gol olsa sadece "top çıktı!" diye itiraz edecektik, o kadar. Oysa "Johann Cruijff ilkesi" gereği, top bizimkilerdeydi ve haliyle raki

Ülke vasatında maç!

Yine bildik, ülke vasatında bir ilk devre. Pek bir şey olmadan sahaya ve ekrana boş boş bakılan bir uzatmalı bir 45 dakika. İlk 20 dakikada Başakşehir'in sağlı sollu ama etkili sayılamayacak hücumları karşısında ayakta kalmaya çalışan bir Beşiktaş vardı sahada. Haberin Devamı Devre boyunca topu elinde tutan taraftı belki Beşiktaş ancak şut deneme

İlham verici oyun

İki takımın bulunduğu ligler ve maddi büyüklükler göz önüne getirildiğinde maç tahmini olarak "Çekişmeli geçer" diye tahminde bulunan çoktur. Lakin tek kelimeyle rakibini sürklase edecek bir Galatasaray'ı tahmin etmek ise zor olurdu. Ancak öyle oldu. Maçın 3-2 bitmiş olması ise sanırım Ante Postecogluou'nun "Allah'ın sevgili kulu!" olmasıyla açıkla

Galibiyetin şifresi tempo!

İlk devresinde ligdeki ilk devrelerden ayrı bir Beşiktaş yoktu sahada. Rakip kaleye kolaylıkla geçme konusunda sorun olduğu için 'bitiricilik' tartışması da anlamsızdı. Gol üretebilecek istatistiklerde Malmö'den gerideydiler. 'Kaleci kurtarışı'nda ise 3-0 önde! Devrenin ilk ve tek büyük şansı da 27. dakikada Malmö'den geldi. Onu da Mert Günok kurta