Son Osmanlı

OSMANLI Harbiye Mektebi'nden teğmen olarak mezun oldu.
Vatansever, ülkesine hizmet aşkıyla yanan Son Osmanlılardan biriydi. Okuldan Japonca, Almanca, İngilizce, Fransızca dahil 7 dil öğrenerek ayrılmıştı.
Savaşlara katıldı. İstiklal Gazisi oldu. Cumhuriyet kurulunca yeni orduda görevine devam etti. Son geldiği nokta Orgenerallik ve Genelkurmay Başkanlığı'ydı.
Bir gün yüksek kademedeki subayları Genelkurmay merkezinde topladı. Hepsinin gözlerinin içine baktı. Balkan Harbi'nden giriş yaptı.
Silahlı Kuvvetler İttihatçı ve İtilafçı diye ikiye bölündüğünü hatırlattı.
Emir komuta ve idarenin raydan çıkması sonucunda Osmanlı İmparatorluğu'nun nasıl parçalandığını anlattı.
"Askerlerin mesleklerinden gayri bilmedikleri ve rejimin kendilerine vermediği hakları zorla alarak ya aşırı milliyetperverlik ya da birden, sıfırdan yüze çıkabilmek için yaptıkları hareketlerdir.
Ordu, Parlamento ve onun icra ettiği hükümetin elindeki bir kuvvettir. Demokratik rejimlerde parlamento ve hükümet, milletin seçimi ile meydana gelir. Partiler içerisinde en çok rey alan iktidara geçer." diye konuştu.
Salonda soğuk bir hava esti. Sessizliği Genelkurmay Başkanı'nın devam eden konuşması bozdu.
"Beyler bugün Demokrat Parti iktidardır. Silahlı Kuvvetler parti diye değil, seçimle gelmiş bir iktidar hükümetinin emrindedir" diyerek tekrar söze girdi.
"Yarın seçimleri Halk Partisi kazanırsa ordu onun başkanına da itaat etmeye ve emirlerini yapmaya mecburdur.
Seçimle gelen hangi iktidar veya partinin herhangi bir kusuru olursa onu millet takdir eder. Ve seçmez, düşürür." cümlelerini kurarak tarihe geçecek konuşmanın fitilini ateşledi.
"Kulağıma gelen bazı haberlere göre Ankara'da 60 kadar subay Sayın Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nü ve Millet Meclisi'ni basarak istifalarını isteyecekmiş. Kıta ile veya kıtasız, cüzi ve külli yapılacak böyle bir ihtilal girişimi, biricik kıymetli silahlı kuvvetlerin bu değerini kaybetmesiyle neticelenir. Sonra, demokrasiye ve seçime bir darbe olacak böyle bir hareketin milletin büyük ekseriyetince tutulmayacağından neticesi hüsran olur." dedi.
Askerin siyasetin yapacağı işlere müdahale etmesinin nelere mal olduğunu örnekleriyle anlattı;
"1941'de İkinci Dünya Harbi'nde Japonlar, Amerikalılarla anlaşmaya çalışırken silahlı kuvvetlerin tazyiki ile Pearl Harbor baskını yapılarak Amerika ile harbe tutuşmuş ve neticesinde