Gönül hazinesi

Dış politikada İsrail'e uşaklık noktasına gelen ABD, Biden yönetimi sayesinde yeryüzünün en "Geri zekalı eriyen gücü" haline dönüşüyor.
Savunma Bakanlığı Pentagon ile birlikte CIA ve NSA gibi istihbarat kurumlarına ayırdığı bütçe 1 trilyon doları aşan ABD, ne yapacağını şaşırmış durumda. Dünyadaki kontrolü kaybetmeme uğuruna bu paraları harcamak zorunda kalan Washington gelecekte daha fazla bütçeyi bu uğurda savurmak zorunda kalabilir.
Çünkü her geçen gün kan kaybediyorlar. 2020 yılında Avrupa basınında "Bir devrin sonu mu ABD'nin yumuşak gücü hızla kan kaybediyor" şeklinde başlıklar atılarak analizler yayınlanmıştı.
Yumuşak güç teorisyeni Joseph Niye de pandemi öncesinde New York Times da yazdığı makalede "ABD dünyada itibar kaybediyor. Politikacılar büyüdüğünü zannediyor ama küçülüyoruz" demişti. Aynı yıl Soft Power yani "Yumuşak güç" sıralamasında ABD'nin artık en iyi model olmadığı ve 3. Sıradan beşinciliğe gerilediği açıklanmıştı. "ABD artık güvenilir ortak değil, imajı sarsılıyor. Manevi ve stratejik ortak olarak görülmüyor" yorumları ayyuka çıkmıştı.
Tüm bu gelişmeler İsrail'in çocuk bebek demeden binlerce sivili Amerikan bombaları ile katletmesinden önce gerçekleşmişti. Şimdi savaş suçuna ve soykırıma ortak olan bir Washington var ortada.
Öfke ve nefret çığ gibi büyüyor İsrail'e köle olan ülkeye. Bu kölelik ABD'yi önümüzdeki yıllarda itibarı için daha daha trilyon dolarlar harcamaya itecek. Nitekim artık Latin Amerika devletlerinden tutun, Orta Doğu, Asya ve Afrika'ya kadar çok sayıda ülkede "Amerikan itibarı" yerden yere vurulur hale geldi. Bu kıtalarda ABD'nin Rusya'ya ambargo çağrılarına bile "Hadi oradan" diyen ülkeler patlama yaşadı.
En son Nijer'de Amerikan askerleri ülkeden kovuldu.
BM Güvenlik konseyinde Filistin'in tanınması için yapılan oylamada ABD yalnız kaldı.
Tek başına veto ederek bir kez daha "İsrail uşaklığı" öfkesini üzerine çekerek büyük yara aldı. Bu vetosu bile Filistin'in tanınmasını önleyemeyecek.
Tüm çabalarına rağmen dünyanın artık Filistin'i tanıma noktasına geldiği gerçeği ile karşı karşıya. İşte böyle bir ortamda ve oylamanın yapıldığı dönemde Erdoğan, Hamas lideri Heniye'yi kabul etti. 6 saat süren görüşmenin dünyadaki yansıması büyük oldu. "Türkiye, Gazze'nin İran-İsrail krizinin gerisinde kalmasını önlemek için hamle yaptı" yorumları dünya basınında yer aldı. Son Güvenlik Konseyi oylaması ABD'nin yalnızlığı eşliğinde tanınacak Filistin haritasının çizilmeye başlandığına işaret ediyor. İsrail ile Filistin arasında Bosna modeli bir çözüm perde arkasında tartışılıyor. Heniye- Erdoğan görüşmesinde de ana gündem maddelerinden biri Hamas'ın El Fetih ile olan problemlerini askıya alıp birlikte hareket etmeleri ve dünyanın tanıdığı Filistin devletine hazırlık yapılması vardı. Türkiye her krizde olduğu gibi dünyayı sarsan Gazze geriliminde de sorunu çözebilecek en önemli ülke olarak ortaya çıkıyor. ABD Dışişleri Bakanı Blinken'in "İran-İsrail krizinde Türkiye'den arabulcu olmasını istedik" şeklindeki açıklaması bile dünyadaki sorunlarda koşarak gidilecek en önemli başkentin Ankara olduğunu gösteriyor.
Çünkü Türkiye'nin "Yumuşak Gücü" ve "İtibarı" yeryüzünde hiçbir ülkede yok. Bunun için zavallı ABD gibi trilyon dolarlar harcamamıza da gerek yok.
Çünkü Osmanlı'dan kalan en büyük mirasımız "Gönül coğrafyası"nın kıtalararası muazzam bir alana yayılmasıdır.