Oruç Reis seferde
BARBAROSLARIN torunları, sömürgeci katillere kabuslar gördürecek yolculuklara çıkıyor. Türkiye ekseni için atılan adımlar ilk devasa meyvelerini vermeye başladı.
Dışişleri Bakanımız, Milli Savunma ve Enerji Bakanımız ile MİT müsteşarımız Afrika'ya çıkartma yaptı. Batı'nın sömüre sömüre doyamadığı kıtada tarihi görüşmelere ve anlaşmalara tanıklık ediyoruz "Türk ekseni"nin tohumları atılıyor. Muazzam gelişmeler oluyor.
Osmanlı'nın torunları büyük coşkuyla, umutla, sevgiyle, gözyaşlarıyla kucaklanıyor.
Düne kadar Türkiye'deki vizyonsuz, öngörüsüz, ezik ve sadece kendi insanını hedef alan ittihatçı kafa yani Batı hayranı muhalefet "Ne işimiz var Somali'de" diyordu.
Dünyanın parmak ısırdığı savunma sanayiimizdeki muhteşem gelişmeleri itibarsızlaştırmak için yırtmadık yer bırakmıyordu. "Biz yapamayız" diye çığlık atıyordu bu ezikler.
Ankara'nın "Afrika açılımı"ndan nefret ediyorlar, kin kusuyorlardı.
Batı'nın tamamı sömürgeci olarak Afrika'daydı ama o ülkelerin hiçbirinde "Ne işimiz var oralarda" diyecek bir tek enayi yoktu.
Nijer'deki heyetimiz Somali'ye geçerek muazzam bir anlaşmaya imza attı. Dünyanın sayılı derin deniz sondaj gemilerine sahip ülkelerden biri olan Türkiye artık atılan son imzalarla Somali'deki doğalgaz ve petrol rezervlerinin olduğu bölgelerde ortak çalışmalara başlıyor. Düne kadar Shell, BP, Exxon Mobil, Total gibi Batı'nın sömürgeci ülkelerine ait dev şirketler varken kimse bu rezervlere yaklaşamazdı. Hatta kıyısından bile geçemezdi.
Adamı öldürürlerdi.
Şimdi dünyanın sayılı deniz gücüne sahip olan ülkelerden biri haline gelen Türkiye'nin Somali'ye göndereceği sondaj gemisine donanmamıza ait savaş gemileri de eşlik edecek.
Afrika'da dengeler değişiyor, Türkiye dedelerinin adalet, insanlık ve sevgi dağıttığı kıtada her yerden davet üzerine davet alıyor.
Sömürgeci kan emicilere karşı şahlanan başkaldırı, Osmanlı torunları ile omuz omuza vermeyle sonlanıyor. Nijer'de de tıpkı Somali'de, Libya'da olduğu doğalgaz ve petrolde, maden ürünlerinde ortak çalışmalar yapılması konusunda bir dizi anlaşmalar yapıldı. Sadece bununla yetinilmedi.
Türkiye şahlanan savunma sanayiindeki büyük başarısı ile de bu ülkelere giriyor.
Sayısız savunma işbirliği anlaşmaları da peş peşe imzalandı. Ülkeler sömürgecileri kovuyor, Türkiye'den tıpkı Osmanlı gibi koruma istiyor ve güvenliğini Ankara'ya emanet ediyor. Teröre karşı mücadelede edindiğimiz büyük tecrübeleri de bu ülkelerle paylaşarak, "Sömürüle sömürüle öl" değil kazan kazan ilkesine dayalı "Türkiye ekseni" inşa ediyoruz.
Cezayir, daha düne kadar ülkesinden çektiği boru hattıyla Fransa'ya her yıl bedava petrol göndermek zorundaydı.
Şimdi Fransızları kovdular, Türkiye'ye kapıları ardına kadar açtılar. 21 Afrika ülkesindeki resmi dil Fransızcaya karşı isyan başladı. Çok sayıda ülke Fransızcayı resmi dil olmaktan çıkardı.
Afrika'da en büyük terör Sahel denilen bölgede yaşanıyor. Bu bölgede terör orduları kurup, yüzbinlerce insanı öldürten Batı, "Koruyucu ve kurtarıcı" maskesiyle ülkelere giriyor ne var ne yoksa soyup götürüyordu.
Dünyanın en büyük uranyum yataklarına sahip ülkelerden biri olan Nijer'de patron Fransızlardı. Çıkarılan her uranyumun yüzde 83'ü Fransa'ya bedava gidiyor, yıllardır sadece yüzde 7 Nijer'e sus payı olarak bırakılıyordu. Milyarlarca doları cebe indiren Fransa, yüzde 7'yi bile kendi Merkez Bankası'na yatırıp kullanıyor, Nijerli yöneticileri üç kuruş için dahi kapısında yalvartıyordu. Sömürgeler kendi paralarını dahi basamıyorlar, asla kendi Merkez Bankaları'nda para rezervi bulunduramıyordu.