İttihatçı kafa!

BATI hayranlığı ve bunun getirdiği ezikliğe, komplekse sahip kafalara ittihatçı kafa diyoruz. "Biz yapamayız, Batı yapar" kafasındadır bu yerli lordlarımız. En büyük hayalleri Batılı bir ülkenin mandası olmamızdır. Ülkelerini dışarıya şikayet etmekten zevk alan bir güruhtur bunlar. Devletlerini dışarıda yerden yere vururken kendilerinden geçerler. Bu ülkeye tek bir çivi çakmazlar. Montajcı kafadır bunlar. Üretmeyi sevmezler. IMF'i, ondan borç almayı ve ülke anahtarlarını teslim etmeyi pek severler. Uçak gemisi yapmaya kalkarsın, "Ne yapacağız bu gemiyi, dışarıda operasyon mu çekeceğiz" derler. Kendileri alışmıştır operasyon yemeye ve çekenlere alet olmaya. Kapılarda, 2. Dünya Savaşı'ndan kalma tahta silahlar için yıllarca yatmış ve yalvarmış mösyöler olarak bir tek mermi bile üretmemiştir bu zavallılar. Geçmişte iktidarları tepe tepe kullanıp, Lüksemburg'dan 1 milyon dolar yardım geldiğinde "Kurtulduk" diye nara atmıştır bu kafalar. Tek dikili ağaçları yoktur. Bu memlekete tek köprü dahi yapmamışlardır. Tek yol yaptıklarını gören olmamıştır. Tek yaptıkları ise, her hizmete, her köprüye, tünele, hayatı kolaylaştıran her şeye karşı çıkmalarıdır. Kim nerede, memleketi için faydalı bir iş yapsa, bunlar zıpçıktı gibi fırlayıp itibarsızlaştırmak için bir yerlerini yırtarlar. Mesela bakın, İngiliz Savunma Bakanı çıkıp, Türk SİHA'larının savaşların seyrini değiştirdiğini söyler. Bir ittihatçı kafa da Halk TV'de ekrana çıkar "Bir SİHA yaptık diye kendimizi güç görüyoruz" diye ağlamaya başlar. Aynı gün Rusya'da Kremlin sözcüsü Peskov "Türkiye çok büyük bölgesel bir güç ve ülke" diye bağırır Moskova'dan... Batıcı ittihatçıların kulakları sağırdır, duymaz. Bunlara pil taksan fark etmez. Batı'da son dönemde yayınlanan "Türkiye büyük güç oluyor" şeklindeki yüzlerce haber, bu tipleri kahrından öldürür. Suriye'de, Karabağ'da, Libya'da askeri operasyonlarımız başarılı oldukça kafalarını duvarlara vuran bir güruhun ezikleridir bunlar. İngiliz elçinin arabasından atları söküp, o arabaya zevkle ve coşkuyla at olanların, elçiliğe çekerek taşıyanların torunlarıdır bunlar. Dedeleri milyonlarca kilometre toprağı masada vermiş tiplerdir bunlar. Geçmişte devlet yönetimlerini darbelerle ele geçirip, huzur dönemlerini silip atmışlardır. O yüzden genlerinde her daim darbecilik vardır. İngilizci-Almancı masonlar diye ikiye bölünüp, "Kimin yanında savaşa gireceğiz" diye birbirlerini dahi yemişlerdir. "Ülkemizin resmi dini Hıristiyanlık olursa Batı medeniyetine ulaşırız" diye çığlık atanlara bile rastlanmıştır bu topraklarda. Çok kolay savaşlara girip çok kolay yenilen bir zeka vardır bunlarda. Mesela 1912'de Balkan harbine sokup bozguna uğradıktan sonra 250 bin kilometre kare toprağımızın gidişini seyretmişlerdir. Hemen ardından Afrika'da 1 milyon 200 bin kilometre