'Gönül hoşluğunun gramı kaça'

Iskalamak gerek. Bazen attığın taşın yerini bulmaması gerek. Gidip bakasın ki taşı nereye atmışsın. Hatta attığın taş kafana değmeli, gözüne değmeli, diline değmeli, bazen geri dönüp gönlüne değmeli. Kırılsın gönlün ki anlayasın kimi kırmışsın, ne duymuş ne söylemişsin, ne kadar yol almışsın. Hangi yapaylığın yamacına bağdaş kurmuşsun, ne kadar gevezelik etmişsin.Hangi taşın altına koymuşsun elini Kime yoldaşlık etmişsin, neyin çabasında kaybolmuşsun Hep atış yaparsın, durulanmaya ve yükünü atmaya bak.İyi bir söz gönle dokunur, bir adım atarken o adıma tesir eder. İyi bir bakış gönle tesir eder, susar kalırsın.Bir kez toprağa değmemişsen hikmetsiz olur sözlerin. Birbirimizi ne hale koyduk. Ne sokaklardan geçirdik. Sonunda ölüm çatıyor şükür ki. Ecel ile el sıkışmışız ezelden. Ezelden yolun sonu belli olmuş.Hiç rüyadan uyanmayacak gibi amel edersin. Söylenirsin, pazarlara gider terazi alırsın, ölçer biçersin. Kendi ilişkilerini, kendi çevreni terazide tartarsın. Gönül kıymet verdiğini hiç tartar mı İnsan kıymet verdiklerine hesap kurşunu sıkar mı Muhabbet dediğin yazıya sığar mıKayboluyoruz ey muhabbet ehli! Kaybediyoruz. Sonu nereye varacak diye yola çıkarsan, korkuyu kucaklarsan, sevdiklerine iki kelam edemezsin. Anla artık yoldaki taşın ayaktaki yaraya faydası vardır.Muhabbet hesaba sığmaz. Hesap edilenin gönülde yeri yoktur."Sordum: Gönül hoşluğunun gramı kaça"Bir