Engelli uzvunu yitirir, insan olma vasfını değil!

Engelliler Haftası'nın içindeyiz. Derdimizidertlerimizi bu hafta vesilesi ile daha çok konuşacağız.Tecrübelerimizden biliyoruz ki, engellilerin sorunlarının çözümü pek çok sorun gibi zihniyetle ilgilidir.Zihniyet değişmediği sürece, engellilere dönük hangi yasaları, hangi düzenlemeleri geçirirseniz geçirin sağlıklı sonuçları almanız mümkün değildir.Aslolan bakış açısıdır. Toplum engellilere nasıl bakıyor Onlara yaklaşımı nasıl Engelli, toplumda "muhtaç" bir varlık olarak mı algılanıyor, yoksa -her insan gibi- bir "birey" olarak mıBu sorulara vereceğimiz cevap engelli bireylerin sorunlarının gerçekten çözülüp çözülmeyeceğini de ortaya koyacaktır.Engelli dediğimiz kişiler birer insan Onların da tıpkı diğer insanlar gibi bir hayatları var. Onlar sadece özel ihtiyacı olan insanlarEngelli olmanın bir kusur, bir zayıflık olarak addedildiği bir bakış açısı mevcut bizde. Engelli insan, sadece bir uzvunu yitiriyor, ya da bir uzvu iş görmez hale geliyor. Toplumdaki engelli algısı ise insanın bir uzvunu yitirmesi değil, insana dair kriterleri yitirmesi gibi bir düşünce olarak karşımıza çıkıyor. Engelli insanı, insanlığından da bir şey kaybetmiş bir varlık olarak algılıyoruz.Kolsuz, bacaksız, gözsüz, kulaksız, burunsuz, saçsız, parmaksız, böbreksiz bir insan olamayacağını düşünüyoruz; insan olmanın asli unsurunun bu uzuvlarla doğrudan ilgili olduğunu düşünüyoruzEngelliye davranışlarımızın altında belki de böyle bir mantık var. Ona bu zaviyeden bakmaya başlamamız belki de engelli meselesindeki en önemli zorluklardan birisi.Bir de şu var.Onlarla yan yana gelmekten çekiniyoruz.Onlarla karşılaşmak istemiyoruz.Dahası, engelliler meselesinde yeterli dert ve duyarlılık sahibi değiliz. Duyarlı olduğunu göstermeye çalışan bürokrat ve siyasetçi meselenin