Mesele sadece bina dikmek olsaydı şehir inşa etmek daha kolay olurdu, ancak, devreye 'insan' faktörü girince bambaşka hassasiyetler ortaya çıkıyor.

Çünkü şehir, insanla gerçek anlamına kavuşuyor.

İnsanın zaman, mekan, tarih ve kültürle kurduğu ilişki şekli şehirlerin kimlik kartını oluşturuyor.

13 ilimizi sarsan asrın felaketi depremlerde 50 bin canımızı kaybettik.

Şehirlerimizin karakterini yansıtan çarşılar, nice tarihi eserler de artık yok.

Şimdi yeniden inşa faaliyeti başlamışken, sosyal ve tarihi dokunun muhafaza edilmesi, geçmişle bağın kopartılmaması adına önem arz ediyor.

İnsan gibi şehirlerin de hafızası olduğu gerçeği unutulmamalı.

Bu bakımdan geçmişi olmayan şehirler inşa etmek, hafızanın, kalbin, ruhun çoraklaşması anlamına gelir ki bu bindiğimiz dalı kesmek olur.

Sevindirici haber; Hatay gibi tarihi ve kültürel değeri yüksek bir şehri yeniden ihya ederken dikkat edilmesi gereken hususların gözden geçirildiği bir çalıştay düzenlendi geçenlerde.

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın inisiyatifi ile Türkiye Tasarım Vakfı'nca düzenlenen çalıştaya ulusal ve uluslararası alanda tarihçi, arkeolog, yer bilimci, şehir plancıları ve mimarlardan oluşan bir çalışma grubu katıldı.

Dileriz güzel neticeler elde edilir.

Türkiye'nin şehirle, şehircilikle imtihanı deprem bölgesi ile sınırlı değil.

Şehirlerimiz büyüyor, İstanbul'da ve pek çok yerde kentsel dönüşüm hız kazanıyor.

Bununla beraber, sokak aralarında yıkılıp yeniden yapılan tekil binalar '