Boğazdaki küvet ve Tosun Baba

Çevre kirliliği öyle bir hal aldı ki, dünyanın çeri çöpü toplansa büyük bir kıta oluşturacağını haber veriyor bilim insanları.Bir keresinde profesyonel dalgıçlar İstanbul Boğazı'ndan küvet bile çıkarmışlardı.Hangi insan, banyosundan söktüğü hurda küveti, sanki çöplükmüş gibi Boğaziçi'ne atabilirNe ki bunu ancak insan yapabilir!Bilim insanları çevre kirliğinin ulaştığı boyutlar sayesinde insanlığın yeni bir jeolojik döneme girdiğini öne sürüyor.Antroposen adı verilen bu dönem, insanın bindiği dalı kestiğine işaret ediyor, hem de geri dönülmez bir tahribatla.Plastik atıklar, Pasifik'te 3.4 milyon metrekarelik bir alanı kaplıyormuş.Peki ya çevre kirliliğine dikkat çekmek amacıyla sanat eserlerine saldırmanın moda haline gelmesine ne demeliÖncesi de var ama son olarak Avusturya'nın başkenti Viyana'da Letzte Generation (son nesil) isimli çevreci grubun iki üyesi, ünlü ressam Gustav Klimt'in "Ölüm ve Yaşam" adlı 111 yıllık eserine siyah boya atarak protesto eyleminde bulundu.Neyse ki cam koruma sayesinde eser zarar görmemiş.Yeni nesil göstericiler bir alem... Klimt'in eserinin insanlar tarafından tam anlaşılmadığını, insanlığı tehdit eden fosil yakıtların kullanılmasının sınırlandırılması amacıyla eylem yaptıklarını söylüyorlar.Kimseye zararı olmayan, köşesinde durup duran sanat eserine 'saldırı', bir nebze de olsa kelebek etkisi yapıp, çevre duyarlılığına katkı verebilir miBu soruya muhatap olan sanat dünyasının da kafası karışık.Bir kesim, eserler zarar görmedikçe aktivistliğin sanata dahil olabileceğini düşünüyor. Onlara göre, saldırıların sanat eserlerine yönelmesi, aslında, sanatın toplum gözündeki kıymeti ile ilintili. Karşıt görüş ise doğaya dikkat çekmek için sanat eserine saldırmayı başka bir anlamda "tahripçilik" olarak adlandırıyor.Soru şu; müze gibi 'steril' ortamlarda yapılan gösterilerin birkaç haber bültenine konu olması, çevreyi kirleten