Uzun, ince bir yol

"Uzun, ince bir yoldayım Gidiyorum gündüz gece..."Bu unutulmaz deyişin ve daha nicelerinin yaratıcısı Âşık Veysel'i yitireli tam elli yıl oldu. Sayısız uygarlığın bileşiminden oluşan Anadolu kültürünün yakın tarihimizdeki önemli temsilcilerinden biriydi Âşık Veysel. Bu kültürün değerler manzumesinde dürüstlük, kul hakkı yememe, tevazu, hoşgörü, kıymet bilirlik, nefret dilini değil sevgi dilini öne çıkarma, gönüllere seslenmeyi bilme çok önemli yer tutar. Giderek hırçınlaşan, hoyratlaşan günümüz dünyasında ve yirmi yıldır korkunç bir şekilde kutuplaştırılmış Türkiye siyasetinde giderek unutulan bu değerleri hatırlatan, onlara hak ettikleri yeri yeniden veren, kendi de "uzun, ince bir yolda" yürüyen bir siyasetçi çıktı neyse ki: CHP lideri ve Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu.Siyasette çok uzun bir zamandır doğru bildiği gibi konuşup davranmak değil, "kamuoyunun satın alacağı" varsayılanı söylemek veya yapmak geçer akçe olmuştu. "Bizim millet böylesini sever" diye, aslında söyleyenlerin de yapanların da belki de kendi kişisel hayatlarında onaylamayacakları üsluplar öne çıkarılmıştı. Daha çok bağıranın daha haklı görüldüğü, gerçekten bilenlerin itibarsızlaştırılıp vasatların baş tacı edildiği, cehaletin hükümran kılındığı günlere biraz da böyle gelindi.Ama Bay Kemal'in sakin gücü ezberleri bozdu.SAKIN GÜÇOnu kamuoyu aday olduğu 2009 İstanbul belediye seçimlerinde tanıdı, kaybetse bile Melih Gökçek'e canlı yayındaki tartışmada verdiği ders, o hesap uzmanı soğukkanlılığı akıllara kazındı. Ben Kemal Bey'i 2009'da Ankara Devlet Tiyatrosu'nda sahneye koyduğum "Kerbela" oyununun prömiyerinde tanıdım. "Davetiyeye ne gerek var efendim, biletimizi aldık geldik" diyen o güler yüzlü, mütevazı simayı hiç unutmadım.2010'da CHP başkanlığına seçildikten sonra asıl ivmeyi 2017'de tek başına başlatıp yüz binlerle sonlandırdığı Adalet Yürüyüşü'yle yakaladı. Ondan sonra da hep adım adım, ilmek ilmek ördü "gelmekte olanı".CHP Genel Merkezi'nde kendisine yaptığım kısa bir ziyarette, dünya çapında keman virtüözümüz Suna Kan'a çalışmalarını sürdürebilmesi için Ankara'da bir bina tahsis ettiklerini paylaşmıştı benimle. Sanata, sanatçıya, özellikle de kadın sanatçıya böyle değer vermek, duble yol yapmakla değil bununla iftihar etmek, bırakın erkek egemenliği, giderek maçolaşan memleketimizde ne yazık ki son zamanlarda unutulmaya yüz tutmuş şeyler. O yüzden bunun örnekleriyle nerede ve kimde karşılaşsam bir umut yeşeriyor içimde. O sırada "Kuvâyi Milliye Destanı"nı sahnelemeye hazırlanıyordum. "Bakın, ne var burada" dedi. Duvarında Nâzım Hikmet'in cezaevinde yaptığı Kartallı Kâzım portresi asılıydı. Kartallı Kâzım'ın ailesini ziyaret ettiğinde hediye etmişler ona bu değerli anıyı. İzmir Büyükşehir