Tedirgin bir yeni yıl

Farklı kültürlerde, farklı coğrafyalarda çeşitli biçimlerde karşılansa da "yeni yıl" kutlamaları ortak ve değişmeyen bir beklentiye yanıt oluştururlar: yenilenme; eskiyenin, yıprananın yerini "yeni"nin alması...

Bu nedenle, kim ne derse desin, yılbaşını kutlamak hem güzel bir şeydir, hem de en kadim geleneklere son derece uygundur. Yeni gelen yılı karşılayıp giden eski yılı uğurlamak, zamanı düz (lineer) bir çizgide değil, döngüsel olarak algılayan eski kültürlerin bu anlayışlarının, kısacası uzak atalarımızın evreni kavrama biçiminin sonucudur.

DÖNGÜSEL ZAMAN

Mezopotamya'dan Mısır'a, Anadolu'dan Uzakdoğu'ya kadar yeni yıl törenleri, tüm çeşitlilikleri içinde çok temel bir ortak mantığa dayanırdı: Evrendoğum (kozmogoni) mitosunu, hem sözel hem de ritüel anlamda yineleyerek yaşanan tarihsel zamanın kozmik zaman döngüsü içine oturmasını, böylelikle yaşlanmış dünyanın yeniden doğmasını, gençleşmesini sağlamak.

Kültürel veya dini farklardan bağımsız olarak insanın kolektif bilinçaltının ve ortak mirasının ayrılmaz parçalarını oluşturan bu tarz gelenekler, hangi kısır siyasi veya dogmatik gerekçelerle üstü örtülmeye çalışılırsa çalışılsın, mutlaka bir yerden yine uç verir. Zamanında Hıristiyan dinini yaymaya çalışanlar, altta yatan bu silinmez katmanın farkına varmış, 25 Aralık'ta (yani bugün) kutlanan Noel yortusu da dahil olmak üzere birçok dini bayramlarını, aziz yortularını eski inançların şenlik günlerine denk getirmişlerdir.

MODERN ZAMANLAR

Ayrıca herkes birbirinin Noel'ini, "yılbaşı"nı ve aklına daha ne geliyorsa kutlasın, bunda ne sakınca olabilir Bence asıl sorun başka yerde: Doğadan, evrenden ve kendi doğal varoluşundan böylesine kopmuş; modernleşmenin özgürleştirici etkisini ve Chaplin'in "Modern Zamanlar"ındaki çarkların köleliğini bir arada idrak etmiş, bu çelişkileri çözememiş; üstelik yaşadığı gezegen için en yıkıcı ve zararlı canlı haline gelmiş günümüz insanı, sabahtan akşama ritüel yapsa dünyaya gençleştirici bir soluk üfleyebilir mi sizce

Tedirgin bir yeni yıl bekliyor bizi. Acımasızlık manzaralarının, savaşın, katliamların sıradanlaştığı, popüler otoriterliğin çok mesafe kat ettiği, demokrasilerin de giderek sağcılaştığı, gericileştiği, aşırı sağın yeniden güç kazandığı, hatta iktidara geldiği ve küresel gerilimlerin yükseldiği bir dünyadayız.