Okunaklılık!

"Yüksek modernist planlama dönemi geride kaldı ve başarısız oldu bunu görün""Yaşama biraz daha hürmet, geleceğe biraz daha yumuşak müdahale, beklenmedik şeylere yönelik biraz daha tolerans, biraz daha az hüsnü kuruntu besleyin.""Küçük adımlar atın, sıradan insanların zekâsına, bilgisine, deneyimlerine güvenin. Tersine çevrilebilirliği tercih edin. Birer hata olduğu anlaşılmasından sonra kolayca geri alınabilecek müdahaleleri tercih edin.""Akıllıca yapılan tamiratın ilk kuralı tüm parçaları korumaktır"Bu önerileri James C. Scott'un "Devlet Gibi Görmek: Bazı Toplumsal Kalkınma Planlarının Başarısızlık Hikâyeleri" kitabından aldım. Yeni yüzyılda ne değişti; yeni bir siyaset felsefesi oluşturmak için bize hangi imkânları sunuyor üzerine düşünürken, kitap önerdiği bambaşka bakış açısıyla ilgimi çekti. Tavsiye ederim.Anarşist bir antropolog olan Scott kapitalist, komünist, sosyalist ayırmadan devletlerin; ormanlık araziden kentlere insan yaşamını modernist kalkınma modelleriyle planlama girişimlerinin aslında başarı değil, başarısızlık hikâyeleriyle dolu olduğunu söylüyor. Fransa'dan Brezilya'ya devletçi planlamanın başarısızlık örneklerini anlatıyor. "Çok iyi hesaplanmış, çok iyi planlanmış bir doğa, bir toplum, bir kent, bir devrim veya rejim nasıl olur da başarısız olur Hani modern hümanist projeler insanlığı ileriye taşıyacaktı, toplumları refaha ulaştıracaktı" soruları ezber bozuyor. Devletlerin bakışını "okunaklılık" kavramı ile anlatıyor: "Yeryüzüne indirilmiş bir dik kenarın tepesinden bakarmış gibi, her şeyi küçücük, basit ve açıklanabilir görme, hatta gösterebilme hüneridir okunaklılık" Devletin bu görme biçimi, bilme metodu ve bilgi türleri arasında kurduğu hiyerarşik ilişki sebebiyle uzun vadeli toplumsal projelerin başarısız hikâyelere dönüştüğünü" anlatıyor."Modernite, pozitivist bilme metodunun dünyayı yeniden inşa etme arzusu" siyaset teorisinin merkezine yerleşince ne oldu İnsanların yaşam koşullarını iyileştirme amacıyla yola çıkılan projeler neden başarısız oldu Doğrusu dünyanın geldiği yer itibarıyla üzerinde düşünecek konular Avrupa-Amerika söz konusu olduğunda "Vay be adamlar gelecek 20 yılı, 50 yılı planlamışlar ondan çok başarılar" yerine; "Planladıkları halde başaramadıkları neydi" sorusuyla konuyu tartışabiliriz.Kitap "devlet gibi görmek" konusu üzerinde düşünmeye sevk ederken "gerçekliği sadeleştirip, özüne indirgeyip, üzerine yeniden düşünmeyi" bir çıkış olarak sunuyor.Gelişmiş ülkelere dair oluşturulan mitlere ilişkin en büyük şaşkınlıklarımdan birisini Amerika'nın dünyada çocuk açlığında üçüncü