Avrupa'da savaş var...

Hemen dibimizde Avrupa'nın ortasında bir savaş hem de kıran kırana sürüyor Savaşa Avrupa'nın içinden giden özel savaş birlikleri, ülkelerin destekleri, ona bağlı olarak ortaya çıkan krizler en son tahıl krizi ve bu krizde Türkiye'nin tahıl dolu gemiler için arabulucu olması ve bu büyük başarısı dahil hiçbir konu yeterince gündem değil. Yokmuş gibiUkrayna Avrupa'nın tahıl ambarıyken savaş ile ortaya çıkan sonuçlar da küçük haber olarak veriliyor. Mesela 4 Ağustosta Uluslararası Atom Kurumu Başkanı, Zaporijya Nükleer Santrali'nin kontrolden çıktığını, incelenmeye ve onarıma ihtiyacı olduğunu söyledi. Zaporijya Nükleer Santrali, Avrupa'nın en büyük nükleer santrali ve çatışmalara yakın bölgede. Avrupa'nın en büyük enerji üreticisi bir nükleer santral duruyor ve herkes müthiş soğukkanlıca konuya sıradan bir olaymış gibi bakıyor.Bugün BBC'de rastladığım, nükleer tehlike, gıda krizi, enerji krizi gibi her biri insanlık için ölüm kalım savaşına sebep olacak onlarca haber soğukkanlıca vaka-i adiyeden gibi ele alınmış. Takınılan bu çok çok soğukkanlı yaklaşımlar insanı ürkütüyor. Öyle ki Türkiye'nin büyük emek verdiği Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın büyük gayretiyle netice alınan "tahıl koridorunun" oluşması, tahıl yüklü gemilerin savaş bölgesinden çıkarılması bile o kadar sıradan bir olay gibi haberlere yansımış ki İnsan "vay be tarih yazılırken değil, yaşanırken de değişiyor, kayıtsızlıklarla kayıtlara başka geçiyor" diye düşünmeden edemiyor.Bu soğukkanlılık ayrıca Irak olayları, Karabağ, Tayvan-Çin meselesi, 82 yaşındaki Nancy Pelosi derken yaşanan dönemin gerçek aktörlerini insana merak ettiriyor. Dünyayı yeniden değiştirmek isteyen birileri var belli ki.Diğer taraftan Avrupa-Amerika aksında liderler adeta dökülüyor. Biden unutuyor, Angela Merkel'in yerine gelen yeni Alman Şansölyesi Scholz sanki konunun dışındaymış gibi bir hal içinde. İngiltere Başbakanı Boris Johnson'un yerine gösterilen en güçlü aday Liz Truss'ın konuşma tarzı da bir tuhaf, hali tavrıyla insanı gülümsettiriyor. Truss diyor ki;Biz Çin'e çay satıyoruz hem de Yorkshire çayı (1800'lerde Çin'e çay değil uyuşturucu satılıyordu). Truss'ın en çok dalga geçilen sözü de "Isaac Newton'un başına düşen elmadan, okullarda söylediğimiz şarkılara kadar elma bu ülkenin hep bir parçası oldu" cümlesi. "Çocuklarımın Cornish bölgesinin sardunyasını, Herefordshire armudu, Norfolk hindisi, siyah pudding tatlarını bilerek büyümelerini istiyorum. Sağcı hükümet sayesinde İngiltere yemek, teknoloji ve çevrecilikte lider olacak. İki hafta sonra Paris'te yemek fuarında İngiliz ürünlerini övücem. Aralıkta Pekin'de olucam yeni domuz ürünleri pazarı açmak için" Tüm bunları söylerken kullandığı İngilizce de ayrı bir alay konusu oluyor. Guardian yazarı Hannah Jane Parkinson, Truss'ın peynir konuşmasını ikonik, saçma ve gülünç bulduğunu, kendisinin Churchill gibi duygusal mesajlar verdiğini sandığını söylüyor.KURGUDAKİ GERÇEK EMARELERİTarihi bugüne aktaran bir başka kaynak da filmler. BBC, dizi ve filmler aracılığı ile tarihi yeniden yazan yapımcılardan. BBC yapımı Peaky Blinders'da 1. Dünya Savaşı'nda kahramanlık gösteren çingenelerin kurduğu bir suç çetesinin hikayesini anlatırken 1. ve 2. Dünya Savaşı arasındaki tarihi gerçeklere de gönderme yapıyor. Bu suç çetesinin lideri bir siyasetçi ve milletvekili oluyor.Tarihi yapanlar, Kral ya da Churchill ile suç çetesi lideriyle ittifakları bir tarafa faşizmin