Türkiye, neden Bosna'dan çıkarılıyor
4 Eylül'de yayınlanan "Türkiye, NATO'dan çıkarılıyor mu" başlıklı yazımızda, Türkiye'nin, Bosna'da görevli bulunan askerlerinin sayısında önemli bir azalma olduğunu belirtmiştik. Bu durumun Kosova'da da yaşanma ihtimalini dile getirmiştik.
Devamını bugün söyleyelim: Bosna ve Kosova bizim için hayati bir öneme sahiptir. Canımız, ciğerimiz, kardeşimizdir. Bu topraklardaki asker sayımız azaldığı vakit, sadece bir barış gücü misyonunda bulunan etkinliğimizi kaybetmiş olmuyoruz. Aynı zamanda Türkiye davasında, Anadolu'daki varlık mücadelemizde büyük bir gedik açmış oluyoruz.
Hep söylüyoruz, yine söyleyelim: İstanbul'un savunması, Saraybosna'dan, Prizren'den başlar. Saraybosna düşerse, İstanbul tehlikeye düşer. Prizren düşerse, İstanbul sıkıntıya düşer. Türkiye'nin Bosna'dan ve Kosova'dan çıkarılması, Allah esirgesin bir kez daha, Türklerin Anadolu'dan çıkarılmak istenmesinin ilk adımlarıdır.
Falih Rıfkı Atay, Birinci Dünya Savaşı yıllarını anlattığı Zeytindağı isimli eserinin sunuş yazısında şöyle diyor: "Bizden Belgrat'ı aldıkları zaman, düşman delegeleri Niş kasabasını da istemişlerdi. Osmanlı delegesi ayağa kalkarak; 'Ne hacet' dedi, 'İstanbul'u da size verelim.' Babalarımız için Niş, İstanbul'a o kadar yakındı. Biz eğer Vardar'ı, Trablus'u, Girit'i ve Medine'yi bırakırsak, Türk milleti yaşayamaz sanıyorduk."
Peki, bu olan bitene tavır almayan, direniş göstermeyen; üzüntü duymayan, öfke göstermeyenler ne olacak Bir davayı anlamamış, bir mücadeleye inanmamış kimselerle beraber yürüyemeyiz. Onlara hiçbir şey anlatma imkânı yoktur. Onlara hiçbir şeyi, hele hele vatanı emanet edemeyiz. Yanlarında güvende olamayız.
Daha açık soralım: Türkiye'nin Bosna'daki asker sayısının azaltılma sürecini sevk ve idare edenler, bugün nerede, hangi konumda ve vazifededir Bu kaybın 'bedelini' ödemiş midir
Bir soru daha: Kişisel başarıkazanım için her yolu deneyenler, yolun sonunda, neyi kazanmış veya kaybetmiş olurlar
Birinci Balkan Savaşı'nın ardından, "Ey kutsal itaat, seni Balkanlarda ne çok aradım" diyen komutanın feryadı yankılandı kulaklarımda.
Bir mesele, bundan daha açık nasıl anlatılabilir
Sorular burada dursun ama biz durmayalım. Devam edelim.
Bahse konu yazımız, hatırı sayılır bir karşılık buldu, yankı uyandırdı. Mesela, Bosna ve Balkan medyasının etkili kuruluşlarından bir tanesi, röportaj teklif etti. Elbette kabul etmedik, edemeyiz. Buradan öteye geçemeyiz.
Yeri gelmişken: Milli Savunma Bakanlığı NATO ve e Uluslararası Güvenlik Dairesi Başkanlığı da bu 9 Eylül'de bir açıklama metni göndermiş. Sorulara cevap vermek yerine toplu bir metin hazırlanmış. Bu metinden, sorularımıza cevap bulmaya çalıştım. Bize ayrılan yer çerçevesinde, sizinle de paylaşmak isterim.
Soru: Ülkemiz, EUFOR Althea bünyesinde kaç askerle (subay, astsubay, uzman) temsil edilmektedir
Cevap: AB Gücü Althea Harekâtının görevleri; Bosna Hersek'te güvenli ve emniyetli ortamın devam ettirilmesine katkı sunmak, Dayton Barış Anlaşmasının uygulanmasına katkı sağlamak ve Bosna Hersek Silahlı Kuvvetlerine eğitim vermek ve NATO standartlarına ulaşmasına yardımcı olmaktır.
Türk Silahlı Kuvvetleri söz konusu uluslararası askeri harekâtlara başlangıçta Alay, müteakiben Tugay ve Tabur Görev Kuvveti seviyesinde destek vermiştir. 2012 yılından itibaren ise Bölük seviyesinde katkı sağlamaktadır. Harekât kapsamında 250 kadroya sahip olan ülkemiz Avrupa Birliği Gücüne en çok katkı sağlayan AB üyesi olmayan ülkedir.
Soru: Ülkemiz, EUFOR Althea bünyesindehangi görevi üstlenmektedir Ülkemize verilmek istenen yeni görev ve elinden alınmak istenen görev nedir