İkinci Boraltanfaciası: Yücelciler
İkinci Boraltanfaciası: Yücelciler
AYHAN DEMİR
Tarih, bize her şeyi söyler. Milletleri yeniden ve gerçekten tanıtır. Buradan yola çıkarak: Balkanları, özellikle son asrını, iyi bilmemiz icap ediyor. Balkanları iyice okumadan, günümüz Avrupa'sını çözemeyiz, onları anlayamayız.
Batı dünyasının, Balkanlarla ilgili, bir planı vardı. Bu plan, maalesef, başarıyla tamamlandı. Batı sınırımıza, bir Ortodoks duvarı örüldü. Neticesinde, Balkan Müslümanlarıyla, irtibatımız koptu veya zayıfladı.Onlarca yıl, Balkanlar'daki Müslümanlardan habersiz yaşadık. Orada neler oluyor, bilemedik.
1990'lı yıllardan itibaren birçok şeyi yeniden hatırladık. Hafızamız geri geldi. Balkanlar'daki ecdat yadigârı emanetleri hatırladık. Gündemimizden uzak tutulmuş, unutturulmuş şehitliklerimizi hatırladık.
Sözü yormayalım. Yücel Teşkilatı şehitlerimizin hikâyesine gelelim. Onların, şehadetle noktalanan, hikâyesi de oldukça dokunaklıdır.
Osmanlının Balkanlar'dan çekilmeye mecbur bırakılmasından sonra Boşnaklar,Genç Müslümanlar ve Arnavutlar, komiteciBalistçatısı altında toplandılar. Prizren'deki Türkler iseGenç Türkler teşkilatı etrafında bir araya geldiler. Makedonya'daki Türklerin çatı örgütü iseYücel Teşkilatı idi.
Üsküp ve Köprülü başta olmak üzere, birçok şehirde mensubu bulunan bu teşkilatın ana gayesi: Milli ve manevi değerlere sahip çıkmak, Türk kimlik ve benliğini korumak ve Türklerin yönetiminde söz sahibi olmasını sağlamaktı.
Eski Yugoslavya'da, Stalin destekli Tito'cular ile İngilizlerin omuz verdiği kraliyet taraftarı Mihaylovistler arasındaki mücadele neticelendiğinde, tek kaybedenin Müslümanlar ve özellikle Türkler olacağı aşikârdı. Üstelik İkinci Dünya Savaşı'nın ayak sesleri de her geçen gün daha şiddetli işitiliyordu.
Bu şartlar altında yapılabilecek tek şey, olan biteni anavatana aktarıp, acil yardım talep etmek idi. Yücelciler,Muhammed Cevahirci, Münir Ekrem Şahin, Salih Müftiç ve Muyaçiç'i Ankara'ya gönderdiler.Fakat dönemin Başvekili (Başbakanı) İsmet İnönü'nün ağır hakaretler içeren cevabıyla, şaşkın, kırgın ve elleri boş bir şekilde geri döndüler.
Yücel Teşkilatı üyelerindenMehmet Ardıcı, İsmet İnönü'nün sözlerini şöyle aktarıyor:"Misak-ı Milli hudutları dışında Türk ve Müslüman unsuru diye bir şey kabul etmiyorum. Zaman çok vahimdir. Türkiye dışarı ile uğraşmamalıdır. Türkiye'nin başını ağrıtmayın."(Yücelciler 1947,Sayfa 16)
Yücelciler, tek başlarına bırakılmalarına rağmen, 1937 yılında Şuayb Aziz İshak önderliğinde çıktıkları bu yolda yürümekte kararlıydılar. 1941 yılında, bir teşkilat kurdular. Kur'an-ı Kerim, bayrak ve silah üzerine yemin edilerek üye olunan bu teşkilata, 1945 yılındaYüceladını verdiler.
Bu teşkilatın merkez komitesinde Şuayb Aziz İshak, Ali Abdurrahman Ali, Şerafettin Ferit Süleyman, Refik Şerif Mehmet, Fettah Salih Süleymanpaşiç, Kemal Rasim İlyasveAbdülkerim Ethem İbrahim yer aldı.
Yücelciler, genel olarak, eğitim seviyesi yüksek, ahlâk ve fazilet sahibi insanlardı.Kurs, piknik ve kır gezisi adı altında bir araya gelerek, Mehmet Akif, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul, Namık Kemal ve Yahya Kemal Beyatlı'nın eserlerini okuyorlardı.23 Aralık 1944'teBirlikisimli bir gazete bile çıkarmaya başladılar.
Yücelcilerin Makedonya'daki 300 bin Türk'ün büyük çoğunluğunca kabul görmesi, Tito rejimini harekete geçirdi. Yücelciler çok sıkı bir takibe alındılar.Hiçbir açık bulunamayınca, teşkilattan çıkarılan, Hüsnü Kemal ve Enver Tuzcu'nun mesnetsiz suçlamalarıyla tutuklandılar.
Yücelciler, üç grup halinde tutuklama, soruşturma ve infaza tabi tutuldular.