İşi gücü hikâye anlatmak

Bundan 30 sene kadar önceydi; (Radikal İki arşivimden tam tarihi buldum: 22 Aralık 1996 imiş) o sırada dört şehirde (İstanbul, Ankara, Diyarbakır, Adana) beş oyunu sahnelenen Işıl Kasapoğlu'nu yakalayıp bir röportaj yapmışım. 'Yakalayıp' çünkü bir şehirde bir günden fazla durmuyormuş. O gün yeni kurulmakta olan Kocaeli Şehir Tiyatrosu'nun danışmanlığı için İzmit'e, akşam Akademi İstanbul'a derse, dersten sonra Ankara'ya söyleşiye, aynı akşam Çehov provası için Adana'ya gidiyormuş.

Ayıp olmazsa o gün için gençlik enerjisi desek, şimdi ENKA Açık Hava Tiyatrosu'nda açıkladığı gibi 70'lerine geldi ve gene İstanbul'a o gün ayak basmıştı, ertesi gün yolcuydu, haftaya da dönüp provaya giriyordu. Belki de belgeselde söylediği gibi bir 'ölümden kaçma' biçimi bu da. Gerçi kendisi yaptığı işlerin bir yere kaydedilmesini, sabitlenip o haliyle 'kalıcı' olmasını istememesiyle ilgili söylüyordu bunu. Tiyatro o yüzden cazipti onun için. Hiçbir gün bir öncekinin aynı değil, her gün yeniden.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Belgesel, Selçuk Metin'in yönettiği, ENKA Sanat'ın yapım sponsorluğunu, Serkan Keskin'in proje danışmanlığını, Emre Okur'un görüntü yönetmenliğini üstlendiği Porte Film yapımı "Anlatmadan Yapamam". Hayata hikâye anlatmak için gelmiş, tiyatroyu 'anlatmanın' bir yolu olarak gören, her koşulda ve koşulsuzlukta anlatmanın yolunu bulan bir insanın hayat öyküsü. Yaptığı işleri hep takip ettiğim, hakkında çok şey bildiğimi sandığım halde şaşırtan, sürprizlerle dolu bir hayat. Hani 'ilham veren' demek çok moda ya, işin ilhamla bitmediğini, kendini adamak, deli gibi çalışmak, bir sürü şeyi göze almak gerektiğini gösteren bir hayat aynı zamanda.

Galatasaray Lisesi'nde öğrenciyken ailesine karşı özgürlüğünü ilan etmiş ve onlardan para almayı kesmiş, mesela. Geleni de geri göndererek. Sonrası da hep göze alışlar, vazgeçişlerle dolu bir macera. Onat Kutlar ile dostluğu, İstanbul'da Hukuk okurken ve de evliyken her şeyi bırakarak Sorbonne'a gidip tiyatro okuyuşu, Paris'te Mehmet Ulusoy'un yanından ayrılıp kendi tiyatrosunu kuruşu, Avrupa'nın dört bir yanına turneler yaparken kalkıp Türkiye'ye dönüşü, bütün şehirlerdeki Devlet Tiyatroları'nda oyunlar sahneleyişi