Türk Ocakları neyin peşinde

Mustafa Kemal Atatürk, Türk Ocakları'nı kapattı, mal varlığını Cumhuriyet Halk Partisi'ne aktardı. Ocağın kapanması ardından çok farklı tartışmalar oldu. Bu tartışmalara geleceğim. Önce hâlâ buğusu tüten haber üzerinde duracağız. İstanbul Türk Ocakları "Günümüz İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları-2" başlıklı sempozyum düzenliyor, kıyamet kopuyor. Sempozyumun konusundan dolayı değil; sempozyumun ilk gününe katılan bir isimden dolayı. İstanbul Türk Ocakları Başkanı Dr. Cezmi Bayram ve ekibinin görevden alındığı söyleniyor. Cezmi Bayram'ın ilim alanı matematiktir. Prof. Dr. Cengiz Uluçay'ın asistanıydı. (Belli çevreler fikrî kimliğinden dolayı matematikte Prof. Dr. Cengiz Uluçay'ı görmezden gelirler, Prof. Dr. Cahit Arf'ı öne çıkarırlar. İlim tektir; senin adamın, benim adamım olamaz. Ne çektiysek ayırımdan çektik. İkisinin de Türk ilim hayatında ayrı yeri vardır.) Türk Ocakları'nı yöneticilerinin çalışmalarını bilirim. Hemen hepsi ilmî tedristen geçmiştir. Türk Ocakları'nın genel merkez yönetiminden bir arkadaşımla konuştum. Arkadaşıma: "Davetli olan Canan Kaftancıoğlu değil; Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu. O da partinin il yöneticisi olarak yanlarında." dedim. Böyle olsa dahi, Türk Ocakları'nın 100'e yakın şubesi ayağa kalkmış. Gerçekten Canan Kaftancıoğlu'na bir infial var. Bu hâdiseden sonra şube yönetimleri Ankara'da bir araya gelmişler. Soruşturma açılması ortak kararları. Arkadaşım şunu da söyledi: "Tavrımız ne CHP'ye ne Kemal Kılıçdaroğlu'na ne İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nadır. Kaftancıoğlu'nun Atatürk'e kadar uzanan bir yönetimi kastederek söyledikleri kabul edilemez." Arkadaşım, "Siyasetin çok sıcak bir ortama girdiği dönemde, Türk Ocakları, bu durumu dikkate alarak bundan iki ay önce, 110. yılı gibi tarihî dönemde yaptığı büyük kurultayına siyasî kimliğiyle kimseyi davet etmediği gibi, kongrede özellikle delegelere, şubelere bu dönemde hassasiyet gerektiğinin söylendiğini" hatırlattı ve devamında: "İstanbul yönetimini aynı gün gece 12.00'da görevden aldık. Bildiriden sonra siyasîler bildiriyi yok farz ederek açıklama yaptılar. Bunun üzerine daha muhtevalı üçüncü açıklama yapıldı." dedi. Ben de geçmişte, Canan Kaftancıoğlu CHP İstanbul İl Başkanı seçildiğinde onun için: "CHP içinde bir "Truva Atı" olmasın!" diye yazmıştım: "CHP kendi topuğuna sıkmakta kararlı. Koskoca İstanbul'da Canan Kaftancıoğlu gibi tartışılan birini il başkanı seçtiler. Canan, ismini ilk defa duyduğum bir 'CHP'li'... Sonra tivitlerine baktım. 'CHP'li' derken yanılıyor muyum CHP içinde bir 'Truva Atı' olmasın! Tivitlerinin bir HDP'linin tivitlerinden farkı yok. () Canan'da, PKK'ya kapı aralamak mı, etnikçilik mi, Ermenicilere destek mi, ne arasan var." ("CHP nereye koşuyor"