'PeKeKe yapmadı YPG yaptı!'

İstiklal Caddesi saldırısında 17 kişi tutuklandı, 29 kişi sınır dışı edilecek. Bombayı Mis Sokağı başında banka bırakan Ehlem el-Beşîr kadın YPG ile ilişkisini anlattı (İsmi Ehlem el-Beşîr mi Tereddütteyim. Yetkililerin araştırmayı derinleştirmesi gerekir.) PKK'nın adı geçmiyor. O da sevgili kurbanı. Önce şunu bilelim... YPG, PKK'nın Suriye uzantısı. Bir de partileri var: PYD, HDP gibi siyasî görüntüde. YPG'nin elebaşıları PKK'nın kaşarlanmış adamları. "Redür" kod adlı bir eski PKK'lının bana anlattıkları irkilticiydi. (Geçmişte ismi basın yayın organlarında sık geçmişti.) Kadınların çoğunun sevgili kurbanı olduklarını o mülâkatımda öğrenmiştim. Dediğine göre; kız militanların hemen hepsi bekâretlerini yitiriyor. Dağ şartlarında erkeğe daha çok kızlar yanaşıyor. Gönül rızalarıyla olmasa bile, değişik mekânlarda tecavüze uğruyorlar ve bunu örgüte katılmanın bir bedeli olarak gördükleri için tabiî karşılıyorlar. Ehlem, sevgilisinin izini kaybediyor ama kendisi yine örgütte. "Redür"ün bana anlattıkların teyit ediyor. Dün, eski Marxist, şimdinin liberallerinden "aferin" almak için entel dantel takılan birilerinin "HDP kapatılmamalı, Türkiye bu entegrasyon sürecinin demokratik kanallarını açık tutmalıdır. Kapatmak, 'taban'da bir kesimin gözlerini yeniden Kandil'e çevirmesini teşvik etmek olur." diyecek kadar, kendilerini kaybediyor." demiştim. Suç cezayı gerektirir. Kanunda "kapatma" cezası varsa uygulanır. Böyle düşünen entel danteller gitsinler İspanya'da Basklıların partisinin nasıl kapatıldığını incelesinler. Gitmelerine de gerek yok; kapatılmasını tasdik eden AİHM'nin içtihadını incelesinler. (Ben bizzat İspanya'da, yetmedi, hemen sınır ötesinde Fransa'da yerinde inceledim.) "Demokratik kanallar açık tutulmalıdır." diyor entel dantellerimiz. Demokratik kanallar zaten açık. HDP suçundan dolayı kapatılırsa, aynı yolda bir başka parti kuruluyor. PKK'nın kaç partisi kapatıldı, sonra kaç tane kuruldu, girip incelesinler. "HDPPKK"... Biri dağda, biri ovada. PKK'nın izni olmadan HDP bir adım dahi atamaz. Abdullah Öcalan Türkiye'ye getirildiğinde, sorgusunda aynen şöyle diyor: "... O zaman bizim Türkiye siyasetindeki partinin adı Halkın Emek Partisi (HEP) idi. Erdal İnönü'nün partisi SHP ile birtakım görüşmeler yapacaklarını, 91 seçimlerinde belki de aynı liste üzerinden seçime gidebileceklerini, bunun uygun olup olmadığını