Din, iman, hırka-i şerif, sakal-ı şerif

Bugün ramazanın ilk günü. Ramazanda hırka-i şerifler, sakal-ı şerifler öne çıkacak. Hz. Peygamber'in Ka'b bin Züheyr'e hediye ettiği "hırka-i saadet" ve yine Hz. Peygamber'in Veysel Karanî'ye verilmesini vasiyet ettiği söylenen "hırka-i şerif", Hz. Peygamber'in sakal telleri kutsanacak. Hırkaların ikisi de İstanbul'da. "Hırka-i saadet" Topkapı Sarayı'nda, "hırka-i şerif" ise Fatih'te Hırka-i Şerif Camisi'nde. Saç sakal kılları da Topkapı Sarayı'nda. Başka ülkelerde de saç sakal kılları muhafaza ediliyor. Zamanımıza gelen Hz. Peygamber'in saç veya sakal kılının onun olup olmadığı da tartışmalıdır. Ancak onun olduğuna inanılarak tazim edilmesi, insanın manevî dünyasında bir rahatlamayı sağlıyorsa bir şey de diyemeyiz. Yine de benim aklım, hırkaya ve kıla huşuyla yanaşmaya takılıyor. Doç. Dr. Emre Dormen'in "Siz Allah'a Dininizi mi Öğretiyorsunuz" kitabını yukarıdaki satırları yazdıktan sonra fark ettim. "Sunuş"ta: "Din, insan içindir; insan din için değildir." diyor ve devam ediyor: "Ancak bu gerçeğin üzeri örtülünce, dinin doğası bozulup gönderiliş amacının dışına çıkarılınca, insani görüş ve anlayışlar, Allah'ın hükmünün önüne geçirilip özünden uzaklaştırılınca, problemlerimize çözüm olması gereken din, en büyük problemimiz haline getirilmiştir. Allah'ın varlığı ya da dinin gerekliliğini şüpheyle karşılamanın, inkâr etmenin ya da gerektiği gibi dikkate almadan yaşamanın temel nedenlerinden biri, din adına uydurulan şeylerin, gerçek dinin önüne geçirilmiş olmasıdır." Hz. Peygamber, insanlar arasına nifak tohumları ekecek tefrikadan kaçınılması istemiştir. Müslümanlar arasında kümeleşen tarikat ve cemaatler kendi şeyhlerininşeflerinin her sözünde keramet aramışlar, her sözüne huşuyla yaklaşmışlardır. Hâlbuki Kur'ân-ı Kerîm ve sahih hadis-i şerifler önlerinde; açıp baksınlar, Allah'a kulluk aracı yoluyla mı yapılır, görsünler. Seçim yaklaşıyor, tarikatlarcemaatler geçmişte olduğu gibi yine kimi destekleyecekleri bir bir açıklıyorlar. Müslümanların arasına nifak sokmanın bir yolu da budur. Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, "mezhepler" derken tefrika üzerinde durur: "Mezhepler, İslam dininin anlaşılmasındaki farklı fikir ve kanaatleri temsil eden, zamanla oluşmuş beşerî mekteplerdir. Hepsinin amacı Allah'a varan istikameti belirlemektir. Her biri ana yola varan tali yol mesabesindedir. Mezhebi dinle aynileştirmek ya da mezhep mensubiyetini, İslam aidiyetinin üstünde görmek; mezhebe dayalı ayrıştırma, ötekileştirme ve çatışmalar, taassup ve cehaletin bir yansımasıdır. Mezheplerin dinin önüne geçtiği hâllerde en çok zarar gören bizzat dinin kendisi olmuştur." ("İnsanlığı Yaşatmak İçin Gelin Birlik Olalım!", Hz. Peygamber, Tevhid ve Vahdet, DİB Yalınları, 2016, s. 8) Ramazan dedik, hırka-i şeriflerden, sakal-ı şeriflerden girdik. Sözü yine Emre Dormen'e bırakacağım: "Peygamberimize insanüstü birtakım nitelikler atfedilince, hâliyle ondan kaldığına