Sahaf ve Kitap-VI

Bu yazı serisi bir tefrikaya döndü. Bu yazıyla son vereceğim. Anlatacağım birkaç anekdot daha var. Bibliyomanlarla, kitap tutkunlarıyla ve genelde sahaflarla ilgili daha önce Yedi İklim dergisinde bir seri yazım yayımlanmıştı. "Yatak Odasına Giren Kitaplar, Evden Kaçan Hanım" başlıklı dosyam yayınevinde bekliyor. Bu yazıları da o dosyaya ekleyeceğim. İlgi gören önemli yazılardan oluşuyordu ve daha ayrıntılıydı, sıcağı sıcağına yazılmışlardı. Mehmet Ergün'ün dükkânında oturuyorduk. Kitap tutkunlarının uğrak yerlerinden biriydi. Bir gün merhum Mehmet Şevket Eygi Bey girdi içeri. Mehmet, insanların ideolojik yönlerine pek bakmazdı, kültür insanlarına saygılı biri. Necip Fazıl'dan "üstad" diye söze başlar. Sabahattin Ali ile ilgili bir çalışma yaptı. Benden Büyük Doğu mecmualarını aldı, orada, Necip Fazıl ile Sabahattin Ali arasında geçen bir yazıyı buldu. Sabahattin Ali Marko Paşa mecmuasını bastıracak matbaa bulmada güçlük çekiyor. Necip Fazıl tavassut ediyor da öyle basılıyor. Nâzım Hikmet dâhil aralarında düşünce farklılıkları ve çekişmeleri olsa da dostlukları devam ediyor. Şevket Eygi Bey ile ilk kez orada karşılaştık, tanıştık. Üstad Necip Fazıl'dan söz açıldı. "Üstadın vefatından sonra bir otorite boşluğu oldu. Onun sağlığında kimse uluorta konuşamaz ve yazamazdı" dedi. Ülkü mecmualarının birinde Orhan Veli'nin bir yazısı var. Onun üzerine çalışmış ve Yedi İklim dergimizde yayımlamıştım. "Necip Fazıl ile karşılıklı bir sözleşmemiz vardı, birbirimize karşı yazmayacaktık" tarzında. pushfn('ads'); Bahtiyar ile Lütfü sahaf olarak mesleklerine devam ediyorlar. Lütfü Moda Pasajına taşındı en son. Bahtiyar ise çeşitli yerlerde apartman katlarında mesleğini sürdürüyor. Eşinin Bağlarbaşı'nda, ilâhiyat fakültesinin karşısında bir sokakta sahaf dükkânı var. Bahtiyar hem kitapla hem de değerli hatlar, belgeler peşinde koşar. Bulamadığım birçok kitabın temininde bana yardımcı olmuştur. Sevdiğim dostlarımdır Bahtiyar ile Lütfü. Bahtiyar'ın kardeşi kütüphanecilik okudu, Nadir Kitap adıyla bir yapı oluşturdu. Bugün Türkiye'nin en önemli sahaflar arası işbirliği oluşturan ve kitapların okura ulaşmasını sağlayan bir kurum oldu. Mehmet Beşeri, İzmir'den sonra Manisa'ya yerleşti. Orada faaliyetlerini sürdürüyor. Dost canlısı biri. Ticarî kaygıdan çok insanî yönü ağır basar. Bulamadığım, kendisinde bulunan kimi kitapların karşılığını almadan bana gönderdiği olmuştur. Keskin dili başına iş açsa da kendine göre bir hakikatin peşindedir. Mehmet Abdülaziz, aslen Mısırlı, Türkiye'de yaşayan kitap ticareti yapan değerli ve aziz bir dostumdur. Özellikle bir zamanlar yazmalar, salnameler (Osmanlıca yıllıklar), Arapça veya nadir eserler toplardı. Toplu aldığı kitaplardan kendisinin değerlendirebileceklerini ayırır, geri kalanları bana verirdi. Ondan epeyce kıymetli kitaplar aldım. Bursa'dan toplu, çok güzel ciltlenmiş bir kitaplık aldı. Kendisine ayırdıklarının dışındakileri ben aldım. Sırat-ı Müstakim, Sebilurreşad, Beyanü'l-hak gibi çok güzel ciltli dergileri ondan aldım.