Dünyanın Huzuru ve Manevî Güç

Güçler çatışması insanlığın genel çıkmazı. Yaşanmakta olanların hesaplaşmaları, çekişmeleri insanlığa acılar çektiriyor. Bu acıların dinmesi için çabalar yetersiz. Çabalayanların solukları bir yere kadar. Toplu çıkışlar olamadığından kısmî ya da lokal olanların bir etkisi olmuyor. Toplumun bilinci medya ile sınırlı. Düşünenlerin düşünme çabalarının etkisi de bulunduğu yer kadar. Bir çaba içinde olunuyor, bu çabaların yansıması bir o kadar önemli. İnsanların birbirlerine olan güvensizlikleri ve karşılıklı çatışmaları etkileri azaltıyor. Bir kesimin bir diğer kesime öfkesi sağlıklı bir ortamın oluşmasını engelliyor. Çatışma ve savaş ortamlarının oluşumu da bir plan ve düzen içinde oluşuyor. İnsanlık genel anlamda birbirini sahiplenmedikçe olan çabalar hem yetersiz, hem de tam anlamıyla karşılıksız kalıyor. pushfn('ads'); Savaşlar ve çatışmaların gerilim fazlasıyla etkili. İnsanlık genel anlamda rahatsız gibi, ancak bu da bulunulan yer, kültür ve çevreler sınırlıyor. Dünyanın bilinen gerçekleri var. Medeniyetler ve kültürler insanlığın farklılıklarını, dünyalarını ve özünü oluşturuyor. Milletlerin horlanması, dışlanması, kültürel olguları göz önünde bulundurulması sınırlayıcı nedenler. İnsana insan olarak bakılmadıkça, genel anlamda sağlıklı bir ortamın oluşması gerçekleşmiyor. Batı, teknoloji, bilişim, sanayi güçlerini insanlığın baskı araçları olarak kullanıyor. Bunları yaparken kendilerine göre karşıtlarını, yani diğerlerini insan olarak görmüyor. Diğerleri ise onların bu tutumunu destekleyen, güçlendiren bir tutuma bürünüyorlar. Eziliyorlar, kendilerinin farkına bile varamıyorlar. Şu yazıyı yazdığım anda öğle ezanı okunuyor. Bu güzel ses ve öz ve anlamlı içerik günde beş kez insanlığa kurtuluşu için çağrıda bulunuyor. Sesin etkisi içeriği kadar etkilidir. Batı ruhu ve düşüncesi bu sesin güzelliğinden ve içeriğinden mahrum. Duysa bile kulaklarını kapatmaya kendini zorluyor. Kurtuluş kapılarının aralanacağının endişesi onu buna zorluyor. pushfn('ads'); İnsanlığın güçlerin zulmünden kurtuluşu için çıkış yolları zorunlu. İnsanı ezmek ve kendi üstünlüğünü sağlamak için zulmetmekten kaçınmıyor. İnsanlar mı ölüyor, çocuklar, kadınlar, yaşlılar mı eziliyor, gelecekleri mi kararıyor, bunların hiç biri umurlarında değil. Savaşların ve çatışmaların açtığı derin yaralar uzun süre onarılamıyor, acılar giderilemiyor, sancılar dindirilemiyor. Hedonizm Batı düşünce ruhunun özünü oluşturuyor. Müslümanların ezanları, bir beldede yankılandığı, ruha olan etkisi sadece insan ile sınırlı kalmıyor. Bu zamana ve mekâna yansıyor. Müslümanlar bu ruhun özünden uzaklaştıklarından, kulaklarını başka yerlere çevirdiklerinden, kendilerini sağırlıklara verdiklerinden manevî etkilenmeden uzaklaşıyorlar.