Perde misin ayna mı

Tuhaf

Sancılı...

Haksızlığın adım başı olduğu...

Dostlukların solduğu...

Aceleci...

Gürültülü...

Geveze...

Gevşek...

Sınırsız sorumsuz...

Yanlışların alkışlandığı...

Doğruların kışkışlandığı...

İnsanlığın dışlandığı...

Çok cahil...

Çok fukara...

Çok kavgalı...

Meşveretsiz...

Dediğim dedik...

Zamlı, gamlı, hazanlı...

Yaprakları dökülmüş...

Çok katkı maddeli...

Silik, sönük, dökük...

Okumasız yazmasız...

Türkçesiz...

Kaba sabaestetik fukarası...

Kâr değil; haksız kazanç peşinde...

Dışın içi bastırdığı... günlerden geçiyoruz.

Geçebilecek miyiz; bilmem!

Ümitsiz miyim; hayır!

Kader var; keder yok!

Ne peki

Bir resimtasvirbetimleme çalışması bu; o kadar!

Yoksa...

Sonbahar selâmını alıyorum Sanatkâr'ın.

Bütün mevsimleri benim için güldürüyor.

O beni çok seviyor.

Bahçeme meyveler gönderiyor; daha ne!

Bütün mesele fena ve fani adamlara aldanmayalım diye. Safderun dostlardan son zamanlarda çok çekiyoruz da...

Hakikate ayine olmak varken perde olmak büyük bir zulüm de ondan...

NEFES NEFESE

Doğmak ve ölmek her nefes...

Nefes nefese bir hayat...

Hayat ve ölüm baş başa...

Yaşa; sen de yaşa...

Neler geldi, geliyor, gelecek başa...

Şey... neydi yaşamak

KEYFİ KAÇIK DÜNYAYA:

Ey dünya! Biraz sükûnet istiyorsan; şu cimriliği bırak! Yani ben, ben deyip durma! Serveti tek ellerde toplama! Adaletli ol! Dağıt! Dünyanın geçici olduğunu düşün! Şu yarınıma şu torunuma diye mal toplamaktan vazgeç! Olandan olmayandan vergi alma! Yoksa keyfin kaçar; uyuyamazsın! Ötekini de düşün; kendini düşünmüş olursun!

İSTANBUL'UN İKİ YAKASI:

Yani bırakın artık İstanbul'un yakasını;