İnşaat "yetişen" yerde kolay kolay adam yetişmez!
Adam yetiştirmek emek ister, zaman alır. Kim uğraşacak!
İki bin çocuğu doldurursun hangarlara; olur biter!
İnşaat
Amele, kepçe, beton...
Görünür bir şey sonra... uzaktan, yakından... ben burdayım, der.
Eğitime yatırılan hemen gözükmez ki... Yılları kim bekler! Ama bekleyenler, adam yetiştirenler de "adam" gibi yaşar mı yaşar.
İnşaat yetişen yerde ağaçlara ölümden başka hisse mi düşer!
Yaz gölgelerinin serinliği, yerini betonun soğukluğuna bırakır.
Hayatsızlığın bütün renkleri hayatımıza girer.
Leylakların ne olduğunu bilenler azalır. Erguvanların nisanda, iğdelerin Mayısta coşup taştığını kimseler kimselere anlatmıyor şimdi.
Gündemler bunca kerletiliyorsa zambaklardan, gelinciklerden uzak bir yerdeyiz demektir.
Kır çiçeklerinin tebessümü gözlerine dolmadan büyüyenler açık hava hapishanesinin mahkûmlarıdır.
Bu beton, bu toz toprak, bu gürültü, bu çölleşme çılgınlığı kıyamet yakınlığı olsa gerek.
Olsun.
Yine de bu çekirdek toprağa düşmeli. Kalbi sıkışan bir çağda, nefessiz kalan insanlığa Cennetten inen bir el, el atmadıkça gözyaşlarımız dinmeyecek.
YEŞİLİN ÖLDÜĞÜ YERDE
Beton zamanlar çağı...
Ölü kuşlar durağı...
Gölgesiz yollar...