Nereye kadar - Ân diyarı (43)

Selim Ali'nin soruları benim de sorularımdı. Bazı sorulardan ve cevaplarından ben de ürküyordum aslına bakılırsa.

Bir gün: "okuduğun, gördüğün, bildiğin, duyduğun, alıp verdiğin, unuttuğun, hatırladığın... kadar mısın diye sordu.

Bilmem ki...

Bu bir matematik sorusu değildi ki iki kere iki dört etsin.

Kendimi bildim bileli kalıpların içine atıyorlar beni. Kârları nedir bilemem de benim zararım kesin...

Kendimi istiyorlar; kaçırabildiğim kadar kaçırıyorum kendimi o kendilerine ve bana hepten uzaklardan.

Teslim olmamı istiyorlar. Olayım mı Selim Ali Bilgin Abi'ye soralım mı Teslim olmak nedir yani selamete kavuşmak Fakat seni teslim alacaklara bağlı...

Teslim olduğun zamana, mekana kişi ya da kişilere bir bak hele!

Haa sen nelere, kimlere rahat rahat teslim oluyorsun

Selam vermek teslim olmak aslında selam almak da...

Bir şeye ciddi ciddi karar vermek teslim olmak...

Sadece savaşlarda kullanılmaz bu.

Bu her ân kendinle, nefeslerinle, bakışlarınla, bakmayışlarınla savaştasın...İster barış de buna.

Bazı şeyler farklı kelimelerle de aynı kapıya çıkıyor olabilir.

İnsanın kendisiyle barışması belki bir savaşa imza atması...

Yine kendisiyle savaşması belki bir barışa imza atması anlamlarına da gelemez mi

Bunlar uzun konular ama hayatımızın haritası da bu kararlardan sonra çiziliyor.

Selim Ali bir bilene sormak lazım...Bilenden kasıt birkaç kişi mi

Hakikatten sormak lazım da... hakikat ne

Seni teslim almak isteyenlere de sor ki onlar neye, kime, ne kadar, ne zaman, niçin, nasıl teslim olmuşlar da sana gelmişler!

Biz buraya sonsuzluğun kapısını çalmaya geldik. Sonsuzluğun eşiğine yatmaya...

Gelip geçici şeyler faniliklerden usanan kalbimize ne verebilir!

Bitmesin isteriz bir güzel manzara. Gitmesin isteriz bir can dostumuz. Baharların solmasını kim ister! Çocukluğumuz hep çocuk, gençliğimiz hep genç kalsın diye bu telâşelerimiz de... nerdeee!

Baş döndüren bir hikâye bu yolculuğumuz.

Faniliğe teslim mi olunur Selim Ali; aklın başında, kalbin yerinde mi