Bilgin Abi'nin günlük defterinden (5) - Ân diyarı (89)
Selim Ali yazmak rahatlatıyor. Yazmak aslında içe yapılan sıkı bir yolculuk
Patika yolda yürümek gibi... Yolun nereye çıkacağını da bilmiyorsanız bu da ayrı bir heyecan. Yazı işte böyle bir yol... Günlükler hele; patikanın patikası... Takılalım bakalım bu günlükler bizi hangi yollara götürecek!
ACELE VE SÜKÛNET
İnsan acelecidir. Burası hikmet dünyası; hadiseler de çekirdek, çiçek, meyve gibi yolculuklara bağlı diyebiliyorum. İstisnalar ayrı. Sükûneti kaybedersek önümüzü göremeyiz.
ŞİFA
Ah şu kitaplara uzaklığımız; bizi kendimize uzaklaştırıyor. Kitap, kalem, kâğıt dünyamızda ne kadar rol sahibi Bi' yazmaya başla hele; kalemine neler dolanacak! Ve durulduğunu ve yazarken güzelleştiğini göreceksin. Okumanın, yazmanın şifa olduğunu ah, okullar anlatabilse de... anlatamazlar.
NİMET AZGINLIĞI
Dünya kendisiyle kavgalı... Çocukken büyüklerimden sık sık duyardım: "Nâmet azgını..." Tatminsiz, yaramaz, bir şey beğenmeyen çocuklar ve şımarık zenginler için denirdi. Yani "nimet"azgını... Elindekilerin kıymetini bilmeyenler...
ŞAŞKIN ÇAĞ
Bu bize hediye âlemin neden çok da farkında değiliz. Niçin yaşıyoruz, sorusunun en cevapsız olduğu zamanlar olsa gerek. Fakirimiz, zenginimiz, âlimimiz, câhilimiz bir şaşkınlık içindeyiz.
DÜNYAPERESTLİK
Dünya, dünya; yalan dünya! Okumaktan uzaklaştın ya dünyayı bir pula okutuyorsun. Yapma etme! Anladım; işe yaramıyor diplomaların; bundan sonra da yarayacağa benzemiyor. Mevsimleri oku!
Ölüm diye bir şey var!
Ey dünyaseverler! Sığamadınız dünyaya, ha! Rızık, boğazdan geçenmiş. Biriktirip ne yapacaksınız Kalbi sıkışıyor dünyanın. Sofralar misafirsiz. Ne kadar çalışsan da bir kelebek kadar işin yok! Bir iş bul kendine!
SEYİR DEFTERİ
İşte öyle! Gün doğar. Düşeriz yollara. Yollar kararır, aydınlanır; yollar yolları bağlar. Her nefes yeni bir dünya... Yeni bir ülke her adım... Anladım. Bitmeyen bir adım var. Dur durak, oyalanmak yok.
Gözlerinin içine bakan biri var. Sus ve duy! Bir beste var susmayan... Yolcusun; uyan!