Bilgin Abi'nin günlük defterinden (16)

Ân diyarı (100)

Selim Ali, Bilgin Abi'nin günlüklerini okudukça diplomalarının kâğıttan çok da öteye gitmediğini iyice öğrenmişti.Bu okul işini büyükler çok abartıyordu. Hayat kısa; okullar hayattan uzundu. Okumayı sevdirmeyen okulların kapalı kalmasının bir zararı olabilir miydi Derde deva, safra şifa bir isim bu sıralardan çıkmıyordu. Bu durumu Bilgin Abi'ye bir gün açmıştı. O da hak vermekle beraber; işin daha çok kişinin kendisinde olduğunu söylecekti. Fakat Bilgin Abi'nin günlükleri de iyi bir okul görevi görüyordu. Aslında okullara bu bizim yaptığımız gibi günlük okuma dersleri niye konmasındı! Hiç değilse hayata uzak okullar bir parça hayatla barışırdı. Okumak için Selim Ali benim gözlerimi süzüyordu. Kafamı hafif sallayınca zincirinden boşanmış atlar gibi okuyadurdu Selim Ali.

YAĞMALANAN DÜNYA

Kar yağmıyor; kar şiirleri yazamıyorum. Sen ağaçları sok; apartman dik. Ocakta tomurcuk, çiçek, meyve... Gıdalar gıdasız... Meyveler tatsız... Yaşamak ne anlama geliyordu, anne

HÜRRİYET: HER DERDİN İLACI

Her derdin ilacı hürriyet...

İnsanlığın baş tacı...

İstibdatı sor-ma bana;

Zehirden zehir; acı mı acı...

Hürriyetin geçtiği yerler;

Bayram olur, seyran olur.

Yüzler, çocuk yüzleri gibi...

Hürriyete herkes hayran olur.

Nerde bu hürriyet, annem

Yenir mi içilir mi!...

Tanır mıyım yolda görsem, seçilir mi

İşi mi çok; gelmez mi bir gün bize

İnsanı "insan" yapan diye duydum.

Aydınlıkmış yüzü; güleçmiş.

Adaletmiş bir yanı her yanı baharmış.

Gelse; kötülükler kaçacak yer ararmış.

Bilmem de... gelmeyecek gibi bugünden yarına!

Çocukların yüzü gülmeyecek gibi...

Anneler, babalar düşünceliyse;

Hürriyetin adı okunmuyor gibi...

Kuşlar tedirgin değildir orda.

Bulutlar rüzgârla dertleşir.

Âşıklar gönlünce ağlar orda.

Mevsimlerin adı sanı bellidir.

Hürriyetin rengini soruyorsun;

Aşkın rengine çok yakın...

Çok açık, çok şeffaf, çok saf...

Bu mısralar hürriyete açık bir ithaf...

ÂN İÇİNDE

Gelimli gidimli dünyaya, tebessümle bakmak için o kadar çok sebep var ki... Acıları dersen sevinçleri gibi fânî... Ânlık hayata ebedî tutunma diyor.

KAR VE ÖLÜM

Ölümkârlığımı anlatıyor kar!

OYUNCAK

Çok uzun sandığım dünyanın "uzun"olmadığını anladığımda... aynaların tebessüm ettiğini gördüm. Habire kamçılanıyordum; daha, daha diye... Baktım; para da diplomalar da... oyuncak... Haritaya bir daha bakalım; pusula da bozuk olmaya!

MUHASEBE

Dün kendi kendime az sitemde bulunmadım. Kütüphanemden kalın bir kitabı çektim. Nerde ne var, diye bir hızlı yolculuk... Cehaletim dip yapmış, tavan yapmış; haberim yok. Kısacası, özellikle bu son yıllar bizi çok yordu. Ülke olarak bi' altı ay, kitap okumak için kapanmamız gerekiyor. Cehalet Ağa'yı yenmezsek; her şey bizi alt eder. Kitapsızlık hastalığın ta kendisi...