"Seni tenzih ederiz!"

Kur'ân, belâğatı, lâfzındaki camiiyetini şerh etmeye devam ediyoruz:Coğrafyacı bir edibin o kelâmdan kısmeti: Dünya, hava veya esîr denizinde yüzen bir gemi ve dağları, o geminin üstünde sabit kılıp dengelemek için çakılmış kazık ve direkler şeklinde tefekkür eder. O koca dünyayı, muntazam bir gemi gibi yapıp, bizleri içine koyup, âlemin etrafında gezdiren Kadîr-i Zülkemal'e karşı "Seni tenzih ederiz! Şanın ne kadar da yüce!" der. Medeniyet ve sosyal heyetin uzman bir bilgesinin bu kelâmdan hissesi: Yeryüzü bir evdir ve o evin direği, canlıların hayatıdır. Canlıların hayatının direği, hayatın şartları olan su, hava ve topraktır. Su ve hava ve toprağın direği ve kazığı, dağlardır. Zira dağlar, suyun mahzeni, havanın tarağıdır. Çünkü zararlı gazları süzüp, havayı temizler. Toprağın hâmisi olup, onu bataklıktan ve denizin istilâsından muhafaza eder. Keza insan hayatı için gerekli olan diğer şeylerin hazinesi olarak fehmeder. Şu koca dağları, şu suretle hayatımızın hanesi olan zemine direk yapan ve geçimimize hazinedar tayin eden celal ve ikram sahibi olan Allah'a, tam bir ta'zim ile hamd ü sena eder. Fizik ilminin bir feylesofunun şu kelâmdan nasîbi şudur ki: Yerkürenin karnında bazı dönüşümler ve reaksiyonların neticesi olarak meydana gelen zelzele ve sarsıntıların, dağların çıkmasıyla sükûnet bulduğunu ve yörüngesindeki istikrarına ve zelzelenin sarsmasıyla yörüngesinden çıkmamasına sebep, dağların hurucu olduğunu ve zeminin hiddeti ve gazabı, dağların menfezleriyle teneffüs etmekle sakinleştiğini fehmeder, tamamen imana gelir. Şimdi, dünyadaki binler, on binlerce "Velcibâle evtâaden" bir tanesi olan Everest Dağı'nın kısaca tefsirini yapalım: Yüksekliği 8.848, derinliği,