Peki, şimdi ne olacak

Adalet felç! Ekonomi mefluç! Fakirlik, açlık diz boyu! Eğitim sistemi, kitle iletişim vasıtaları ufûnet saçıyor! Ahlâki dejenerasyon had safhada! Bunların teşhis ve tesbit şu:Şahsa ve zümreye dayalı müstebitbaskıcı sistem, Kemalizm, Kapitalizm, "dindar siyasalcı, ırkçı, asabiyetçi" zihniyetler iflâs etti! Zira, 20 yıldır uygulanan "Ben tok olduktan sonra başkası açlıktan ölse bana ne!" diyen faiz ve bankalar sistemi! "Komşusu açken yatan bizden değildir!" ve "Ey iman edenler! İnsanlar arasında adâletle hükmedin ve emaneti, (işi, ehline, liyakatli olana, uzmanına, lâyık olana) verin." (Nisâ Sûresi, 58.) diye ferman eden dinimizle hiçbir alâkası yoktur! Bugün Türkiye dahil İslam aleminde uygulanan anlayış, sistem "beş menfi esas (olumsuz temel) üzerine oturmuş: Güçlü olan haklıdır. Sonucu tecavüz! Hedef-i kastı menfaattir. Herkesi zahmetten zahmete, sıkıntıya sokuyor. Hayat prensibi cidal, çarpışmadır. Sonuç, müthiş boğuşma, çekişme, didişme. Kitleler arasındaki bağı başkasını yutmakla beslenen unsuriyet ve menfi milliyettir. Irkdaş, akraba, partidaşını desteklediğinden çatışma, kavga çıkıyor. Cazibedar hizmeti, hevâ ve hevesi (nefsi arzu ve geçici istekleri) teşcî ve arzularını tatmindir. Buda insanın mânevî hayvana dönüşmesine sebeptir. Peki, ne olacak şimdi İnsanlık bizzat ve kasten hakkı arıyor. Çektiği sıkıntıların hangi siyasi, felsefi veya ahlaki anlayıştan kaynaklandığını bizzat gözlemledi, yaşayarak tecrübe etti. Ve anladı ki, "Eski hal muhal; ya yeni hal veya izmihlâl (çökme, yıkılma, yok oluş)." (Münâzarât, s. 52.) Çok hızlı bir fikri, ilmiteknolojik, sosyal bir gelişim ve dönüşümün sancılarını yaşayan insanlık, Bediüzzaman'ın tesbitiyle "serbestiyet, hürriyet ve malikiyet devrine" akıyor. Zira, "Meşrûtiyet