Mü'min turistin seyahat rehberi

Kur'an'ın 15 asır önce, "turistik", geziye, "gözlem" ve özellikle "iman, tefekkür, ibret ve kültürel" boyutlar katarak teşvik eder, mealleri şöyle olan 12 ayet-i kerime ile: "Yeryüzünde dolaşın da Allah'ın başlangıçta yaratmayıdiriltmeyi nasıl yaptığına bakın" (Ankebut Suresi, 20.) "önceki milletlerin sonlarının nasıl olduğuna bakın." (Rum Suresi, 42.)Mânevi gezi olan "Ayetü'l-Kübra" da, "Kâinattan Hâlıkını Soran Bir Seyyahın Müşahedatıdır (keşifle seyrettikleri, kalb gözüyle de gördükleridir)..." (Şualar, s. 98.) Mü'min asla "bakar kör!" olamaz. Allah'ın yarattığı yer ve gök yüzündeki fuar, müzelerde ve "çarşı-yı âlem sergilerindeki antika san'atları" ve "Her şey üstünde sikke-i kudretini ve hâtem-i rubûbiyetini (idare, terbiye ediciliğinin mührünü) ve nakş-ı kalemini görmekle doğrudan doğruya her şeyden O'nun nuruna karşı bir pencere açıp O'nun birliğine ve her şey O'nun dest-i kudretinden çıktığına ve Ulûhiyetinde ve Rubûbiyetinde ve mülkünde hiçbir vech ile, hiçbir şeriki ve muîni olmadığına, şuhuda yakın bir yakîn (görmeye yakın kesin bir bilgi) ile tasdik edip imân getirmektir ve bir nevi huzur-u dâimî elde etmektir." (Sözler, s. 264) Bediüzzaman, sergilenen İlahi sanatlara şöyle bakar, akıllı bir turist, şuurlu bir seyyah olan mü'mine de şöyle baktırır: "Yeryüzünde masnuat-ı İlâhiyeyi (İlahi sanatları) izn-i Rabbânî ile teşhir ve ilân etmektir. Demek bir Sâni-i Hakîm (herşeyi hikmetle ve san'atla yapan Allah) tarafından ziya istihdam ediliyor;