"Kesin dönüş" yapmayacaklar bu yazıyı dikkate almasın!

Size gelen misafirin şöyle şartlar ileri sürdüğünü düşününüz: "Etli yemekler, her çeşit meşrubat isterim. Manzaralı odada oturup-yatarım. İstediğim zaman mutlaka dalarım!.."Böyle bir misafire ne dersiniz Misafirliğin adâbı "ev sahibine" tabi olmak değil mi "Misafir, ev sahibinin kuzusu" olduğuna göre, ev sahibi misafirini nerede ve nasıl isterse öyle ağırlar. Hatta misafirlikte şöyle fıkhî-hukukî bir kural da var: Ev sahibi, misafire, "Şu eşyaya dokunma!" der, o da dokunur; kırarsa tazmin etmek zorunda! Evet, misafir, istediği odalara giremez! İnsan "Rahman-ı Rahimin aziz bir misafiridir." (Mesnevî-i Nuriye, s. 187) "Dünya bir misafirhânedir. İnsan ise, onda az duracaktır ve vazifesi çok bir misafirdir... (Sözler, s. 241) Dünyanın da misafirhane olduğu kesin: "Her günde otuz bin (bugün 300-500 bin) şahit, cenazeleriyle hükmünü imza ediyorlar ve o dâvâya şehadet ediyorlar." (Mektubat, s. 424) "Madem dünya bir misafirhanedir." (Mektubat, s. 80) Biz de misafiriz. Misafirhane Sahibi Rezzak-ı Kerîm önümüze ne koymuşsa onu yemek, içmek; neyi yasaklamışsa onlardan kaçınmak, nereye girme demişse oraya girmemek zorundayız. Zira, misafirhanenin sahibi O'dur. "Öyle ise onu yapan Mihmandâr-ı Kerîmin izni dairesinde ye, iç, şük- ret; kanunu dairesinde işle, hareket et. Sonra arkana bakma, çık, git; herzekârâne fuzûlî bir sûrette karışma. Senden ayrılan ve sana âit olmayan şeylerle mânâsız uğraşma ve geçici işlerine bağlanıp boğulma"