Çocuklarımızı ya biz eğiteceğiz ya sosyal medya!

Çocuğumuz -Allah muhafaza- ağır hastalığa yakalansa, ne yaparızDuysak ki, "Çocuklarımızın içinde bulunduğu evimizi hırsızlar, dolandırıcılar basmış!" ne yaparız Veya evimizde yangın çıkmış; ne yaparız Bütün gücümüzle, imkânlarımızla yardıma koşar ve yardıma çağırırız; değil mi Bu hamasi bir nutuk değil, ayniyle vaki: "Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor, içinde evlâdım yanıyor, îmanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, îmanımı kurtarmaya koşuyorum!.." (Asay-ı Musa, s. 250) Bizi ve çocuklarımızı DeccalizmSüfyanizm ve kolları "ifsat komitelerinin" sosyal medyanın çıkardığı yangınlar yakıyor! Durup seyredemeyiz! Çocuğumuz bir hamur, boş bir kap veya kamera gibidir. Ya biz şekil vereceğiz, dolduracağız veya tv, internet, telefon, sosyal medya!.. Ya biz eğiteceğiz, terbiye edeceğiz veya DeccalizmSüfyanizm, ifsat ve ahlâksızlık komiteleri!.. Ki, çocuklarımızı iman, Kur'ân, İslâm, ahlâkıyla eğitip terbiye etmekle mükellef kılınmışız zaten. En iyi eğitim, yangın söndürücü Risale-i Nur tefsiridir. Asr-ı Saadetten günümüze bütün İslâm kültürünü ihtiva eden bir Külliyattır. Onu anlamak için düz okumalar yetmez! Çünkü herkes her ilim dalında ihtisas sahibi olamaz. Ki, Bediüzzaman, "Nur şâkirdleri, mümkün olduğu kadar, her yerde küçücük birer dershâne-i Nuriye açmak lâzımdır. Gerçi, herkes kendi kendine bir derece istifade eder; fakat herkes herbir meselesini tam anlamaz. İmân hakikatlerinin izâhı olduğu için hem ilim, hem Mârifetullah, hem huzur, hem ibâdettir. Eski medreselerde