Cemaat ve istişârenin gücü

Bir kardeşimiz, "Yeni Asya olarak istişâre sistemini en iyi şekilde yerleştiren cemaatiz. Ancak, fertler olarak eksiklerimiz var. Bu hususlarda detaylı bilgi verebilir misiniz" diye sordu.İslâm âlemi fikren, ilmen ve dahi meşveret mevzuunda eski zaman köşelerinde yaşıyor! Meşvereti hâlen ferdi bir mesele zannettiğinden sistem olarak müesseseleştirmedi. Oysa, "Eski zamanda değiliz. Eskiden hâkim bir şahs-ı vâhit idi. O hâkimin müftüsü de onun gibi münferit bir şahıs olabilirdi, onun fikrini tashih ve tâdil ederdi. Şimdi ise, zaman cemaat zamanıdır." (Sünuhat, s. 51.) Bediüzzaman'ın öngördüğü "cemaat zamanı", yalnızca ibâdet veya dini hizmetlerde değil; ilim, teknolojide bile geçerlidir. İşleri artık ekipler, "Ar-Ge"ler, şirketler, meclisler, parlamentolar, meşveret heyetleri yürütüyor! Zira, "Eskiden hâkim bir şahs-ı vâhit idi. O hâkimin müftüsü de onun gibi münferit bir şahıs olabilirdi, onun fikrini tashih ve tâdil ederdi. Şimdi ise, zaman cemaat zamanıdır. Hâkim, ruh-u cemaatten çıkmış, az mütehassis, sağırca, metin bir şahs-ı mânevîdir ki, şûrâlar o ruhu temsil eder." (Sünuhat, Enstitüinternet, s. 51.) İşte bizi fert, aile, cemat ve milletler olarak atalet, tembellik, uyuşukluk zindanına atan cemaat ve meşveret ruhunu tam yakalayamamızdır: "İnsanın âmâlini (emeller, beklentiler, istekler ve ümitlerini) dağıtan fikr-i infiradî (tek başına olma fikri, ferdi düşünce, sadece kendini düşünme) ve tasavvur-u şahsî (şahsa ait bencil düşünceleri) karşı çıkar." (Münâzârât, s. 137.), cemaat ve meşveret mana ve ruhundan uzaklaştırır. Artık farkına varmalıyız ki: "Cemaatte olan kuvvet, fertte yoktur. (Sünühât,