"Ben hizmetime bakarım, gerisine karışmam!"

Ehl-i hizmet bazı kardeşlerimiz, sıkıntı ve problemleri çözmeye çalışmak yerine, "Ben hizmetime bakarım, gerisine karışmam!" diyor.

Halbuki hizmet; yalnızca derslere gitmek, öğrencilerle ilgilenmek ve medrese-i Nuriyelerin rutin işleriyle ilgilenmekten ibaret değildir. Başta uhuvvet, muhabbet, tesanüd, adalet gibi meslek umdelerinin ihya ve problemlerin çözümüne çalışmak da hizmetin asas unsurlarıdır. Meselâ, "Ey iman edenler! Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun, Allah için şahitlik eden kimseler olun."1 mealindeki ayeti pratiğe geçirmeye çalışmak hizmettir.

"İnsan medeni-i bittab olduğundan ebnâ-yı cinsinin hukukunu muhafazaya ve hakkını onlar içinde aramaya mükellef"2 olduğumuzdan biribirimizin hakkını da aramak da hizmetin tâ kendisidir. "Bir millet cehaletle hukukunu bilmezse, ehl-i hamiyeti dahi müstebit eder"3 fehvasında hizmetin hukukunu korumak da hizmettir.

Keza, "İstibdat, zulüm ve tahakkümdür. Meşrutiyet, adalet ve Şeriattır."4 hakikatince, "Adalet-i izafiye ise, küllün selâmeti için cüz'ü feda eder. Cemaat için, ferdin hakkını nazara almaz"5 olduğunu bilip müstebit, baskıcı, zorbalara karşı adaleti gözetmek de hizmettir. "Dikkat ediniz, küfr-ü mutlakı müdafaa eden gizli komite içinize parmak sokmasın."6 şeklindeki yüzlerce meseleye de azami dikkat hizmetin tâ kendisidir.

"Hubb-u câh (makam düşkünlüğü), havf damarı, tama (mala karşı açgözlülük), asabiyet damarı, enaniyet (benlik, gurur) ve "dünyanın cazibedar şeyleri"iyle7 hadimlerinin avlanarak zararlarına engel olmak hizmettir.