Demokrasiye dair...

Demokratik düzenlerde siyaset-toplum, devlet-siyaset ve devlet-toplum ilişkilerinin evrensel bir şeması vardır.Bu şemada toplumun çoğul talepleri esastır.Çoğul toplumsal talepler, bu şemanın başka bir esasıyla, zamanın ruhu ve evrensel değerlerle ele verir, onların süzgecinden geçer ve kendi aralarında konuşurlar.En nihayet siyasi kararlara dönüşürler.Bu sadece bir karar süreci değil, aynı zamanda bir katılım sürecidir.Sadece bir katılım süreci değil, aynı zamanda bir denetim sürecidir.Bu döngüde "siyasi denetimi" ucu seçimlere, seçmene kadar ulaşan bir mekanizma, yetki-sorumluluk mekanizması yapar."İdari denetimi" hukuk ilkeleri çerçevesinde, teamüller ve etik değerleriyle kurumlar hiyerarşisi yapar."Hukuki denetimi" ise hukukun üstünlüğü çerçevesinde bağımsız yargı yapar.Bu şemanın mevcut olmaması, eksikliği, kötü çalışması veya kazaya uğraması bir ülkede adaletsizlik, huzursuzluk ve istikrarsızlığın başlangıcı demektir.Böyle hallerde, kollektif akıl, katılım, denetim hızla devre dışı kalır, buna karşın devreye keyfilik ve kaba güç girer.Bunlar, devlette, siyasette, toplumda fiili durumlar yaratır, farklı kesimler, birimler, organlar arasındaki, ortak değer ve kurallar üreten iletişim kanallarının tıkanmasına yol açar.Hukuk zemin kaybeder, güçlünün imha aracı haline gelir.Bir gün özgürlüğünüz, bir başka gün siyasi varoluşunuz budanır...Esas aslında budur: O şemanın ruhu özgürlük ve kimilerinin bu ülkede liberalizm adı altında geçiştirdikleri özgürlükçülüktürDengeli ve doğal gelişmenin rehberi, kültürel, ekonomik ve siyasi refahın temel kuralı, fikir üretimi, düşüncenin ön koşulu, sınıfsal dahil çatışmaların asli regülatörü, özgürlüktür.Demokrasinin anlamı da burada gizlidir.Tüm bunların işaret ettiği, farklı siyasetlerin meşruiyetidir, etkileşimidir, tartışmasıdır Tartışmanın temel işlevi "ötekini" dinlemek ve anlamaksa; anlamak farklı görüşler arasında etkileşime yol açıyorsa;