BirLeşememiş Milletler

İkinci dünya savaşından sonra kurulmuş ve amaçları arasında, dünya barışını korumak, güvenliğini sağlamak ve uluslararası işbirliğini temin etmek varken BM'nin bugün düştüğü seviye gerçekten ibret alınacak kadar acı. Halen 193 aktif üyesi olan BM kurulduğu günden bugüne maalesef hiçbir zaman kuruluş amaçlarına hizmet etmemiş ve beş adet daimi üyenin iki dudağından çıkan kelimenin mahkûmu olmuş ve hâlâ da bu garabet devam ediyor.

Cumhurbaşkanımızın dillere pelesenk olan ifadesi ile dünyanın beşten büyük olduğu gerçekliğini tüm dünya milletleri gün geçtikçe daha da iyi anlamaktadır.

Değerli okurlarım iki aydır yaşadıklarımızdan da anladık ki, Birleşememiş Milletlerin daimi ve daimi olmayan üyeleri, İsrail'in de başının belası Gazze kasabının acımasızlığı karşısında, her milletten her dinden dünya insanlarının kıyamına sebep olan bu acımasızlık karşısında insanlık çaresiz ve ölmüş ama cenazesini kaldıran yok. Daha önceki kasapların yediği herzeleri aratan, Gazze kasabı sadece kendini değil tüm insanlığı öldürüyor ama gıkını çıkaran yok.

Gazze kasabının doymayan katliam iştahı, insanlığın yok olmasına doğru hızla yol alırken, dünya vicdanı sızlıyor ama dünyamızı yaşanmaz hale getirmek isteyen ezoterik akıl büyük şeytanın marifeti ile her geçen gün yediği haltlara bir yenisi ekleniyor.

Kukla devlet başkanlarından ve öksürmekten dahi korkan piyonlarından umudum yok ama dünya başşehirlerinin meydanlarını dolduran insanlığını kaybetmemiş ve vicdanının sesine uyan milyonlardan umutluyum.

Bıkıp usanmadan her hafta sonu şehir meydanlarında Filistin bayraklarını dalgalandırarak akın eden eli öpülesi insanlar bu zulme dur diyecekler. Sırp kasabının uğradığı akıbete er ya da geç Gazze kasabı da uğrayacak ama keşke on binlerce çocuk daha ölmeden bu gerçekleşse.

Sırp kasabının on binlerce masum Bosnalıyı şehit etmesi için yol gösteren ve önünü açan Birleşmiş Milletlerin himayesinde NATO gücü, bugün de maalesef aynı aymazlıkla utanmadan sıkılmadan aynı hatasını yapmaya devam ediyor ve kasabın yediği herzelere kınama dahi yapamıyor. Yüzlerce ülkenin bu zulme dur demesinin hiçbir anlamı yok.

Büyük şeytan ne derse o oluyor ve olanlar da olmaya devam ediyor.

Ateşi kesmek gibi ivedi alması gereken bir karar ise anında ABD giyotini tarafından doğranıp etkisizleştirilerek kasabın işine mani olunmamaya azami özen gösteriliyor.

Uğur Işılak son bestesinde BirLeşmiş Milletler diyerek bu gerçekliği çok güzel dile getirmiş kendisini tebrik ediyorum.

Dünya tarihi benzer katliamların yaşandığını gösteriyor ama bu kadarını görmek maalesef bizim dönemimize geldi. Tarih; Moğol katliamlarından, tapınakçıların katliamlarından ve haçlı katliamlarından bahseder. Koca bir imparatorluğu büyük entrikalarla çökerten vahşi batının, Kurtuluş Savaşı günlerinde ülkemizde yaptığı katliamları saymıyorum.

Vahşi batının bizzat kendi topraklarındaki yerlilere yaptığı katliamları da saymıyorum.

Kassam askerlerini, 7 Ekim saldırısı ile ilgili suçlayanlar aslında Filistin'e gitseler ve bizzat orada yaşayan insanlara yapılan ezaları cefaları bir görseler aslında suçlamak yerine geç bile kalmışlar diyebilir.

Hatta daha ileri bile gidenler olabilir.

Yıllardır hafızalarda yerleşmiş bir algı vardı. İsrail dendiğinde akla ilk gelen şeyler vardı0 Demir kubbe, Mossad.

İsrail'e kafa tutanların er ya da geç bedel ödemesi ve İsral'in yenilmezliği algısı gibi daha birçok ön kabul ve hezeyan Kassam askerlerinin bu son saldırısı ile büyük oranda gizemini ve gücünü yitirdi. Hele rehine takası sırasında yaşanılan duygulu anlar İsrail'in olmayan imajını yerle bir etmeye yetti de arttı da.

Kassam askerlerinin rehineleri teslim görüntüleri insanlık vicdanında daha uzun süre yerini koruyacak gibi. İsrail zindanlarında aklı ve ruhu elinden alınmış mazlum Filistinli kardeşlerimizin teslimi sırasındaki görüntüleri de aynı şekilde insanlık vicdanında ve hafızalardan silinmeyecektir.