Aşağılık kompleksi hastalığı

Bir kısım vatandaşımızın iliklerine kadar işlemiş bir hastalık bu.

Bu hastalığın ana omurgasını oluşturan gerçeklik, biz yapamayız başkaları yapar.

Biz dediği bu necip millet.

Başkaları dediği ise dünyamızı yaşanmaz hale getiren emperyalist kapitalist batı ve türevleri.

Yaşadığımız çağ, mazlum milletlerin ezildiği, sessiz yığınların üzüldüğü ve özellikle de İslam ümmetinin üzerinden algı ticareti yapılarak Müslümanlar üzerinden her türlü tuzağın entrikanın ve oyunun pervasızca oynandığı sancılı bir dönem.

Bu dönem ilelebet devam etmez ama sancılı süreç maalesef tüm acımasızlığı ile devem ediyor.

Taşlar bağlı köpekler serbest olunca, acı gerçeklerle yüzleşmeler daha bir süre devam edecek.

Bu hastalık özellikle varlıklı, okumuş ve münevver diyebileceğimiz yurttaşlarımızda daha fazla görülüyor. Kendini özne gören ve bunun üzerinden meseleye bakan vatandaşlarda bu hastalığın daha fazla görülmesinin sosyolojik tabanı elbette araştırılmalı.

Yetiştirildikleri çevre mi, okudukları okul mu yoksa veled-i zina kaynaklı bir arıza mı bu hastalığın gelişmesinde hangisi daha fazla etken oluşturabilir elbette araştırılmaya değer ve daha fazla gecikmeden çalışmalar başlatılmalı.

Bu hastalığa yakalananların kahır ekseriyetinin eski Türkiye özlemcisi olması tesadüf değil diye düşünenlerdenim.

Çünkü tesadüflere pek itibar etmem.

Hastalıklı ruh sakinleri, ülkemizde son yıllarda bazı alanlarda görülen olumlu gelişmeleri anlamakta ve anlamlandırmakta zorlanıyor olmalarını manidar buluyorum.

Savunma sanayiinde ve bağımsız dış politikada yaşanılan olağan dışı gelişmeleri ti'ye almalarının altında da bu hastalığın etkin olduğunu düşünüyorum.

TOGG mu biz yapamayız, uzay mı, bizim ne işimiz var, mazlum dünya mı, bize mi kaldı düşünmek gibi gibi daha pek çok alanda bu kompleksli ruhun etkisini görebiliriz.

Geçen hafta Ankara'nın göbeğinde terör eylemi yapma cüretini gösterenlere karşı devletimizin tüm kurumları ile beraber eşgüdüm içinde topyekûn başlattığı son harekât aşağılık kompleksi hastalığına yakalanmış vatandaşlar arasında çok farklı algılandı.

Beka meselemiz olan böyle önemli bir harekâtın kayıtsız şartsız desteklenmesi gerekirken, kem küm edenlere hatta daha da ileri gidip oralarda ne işimiz var diye olumsuz algı yaymaya çalışan sureti yerli ama gayrı milli oldukları kaleminden ve kelamından okunanlar var.

Utanmadan sıkılmadan terör unsurlarına destek verecek kadar zıvanadan çıkmış olanlara bir sözüm yok.

Çünkü onların terör seviciliği genetik kodlarından mülhem ve ne mal olduklarını her platformda belli etmeleri ile de kolayca tanımak mümkün.

Geziden 15 Temmuz'a, Akbelen'e, Kaz dağlarından birçok platformda arz-ı endam edişlerinden olsa gerek birçoğunu tanıyoruz.

Kimi sanatçı bozuntusu, kimi algı ajanı, kimi ise açık seçik terör sevici veya cinsi cibilliyeti bozuk LGBT'ci.

Ancak söylemi ile eylemi arasında 180 derecelik açı olan, konuştuğunda mangalda kül bırakmayan özde değil sözde vatanperver olduğunu iddia eden bu kesimle beraber yaşıyoruz.

Milliyetçiliği kimseye bırakmayan gayrı milli unsurların timsah gözyaşlılarına milletin karnı tok. Birlik ve bütünlük içerisinde tek ses tek yürek olunması gereken günlerde ayrık otu olan ve birlik hamurumuzu bulandırma girişiminde olanların ekmeğine yağ sürmeye kimsenin hakkı yok.