Mescidi Aksa'nın artık ağlayacak gücü kalmadı!

Mescidi Aksa'nın artık ağlayacak gücü kalmadı!

Ahmet Varol

Allah kendisine rahmet eylesin, kıymetli şairlerimizden Mehmet Akif İnan ünlü "Mescidi Aksa" şiirinde; "Mescidi Aksa'yı gördüm düşümde; bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu!" diyor.

M. Akif İnan'ın o şiiri yazdığı tarihle bugünü kıyaslayacak olursak muhtemelen Mescidi Aksa'nın artık ağlayacak gücü de kalmamıştır. Gazze'de açlığa mahkum edilen, bir lokma ekmekten ve bir yudum sudan mahrum bırakıldıkları için ağlamaya bile takatları kalmayan çocuklar gibidir.

21 Ağustos, siyonist işgal rejiminin yönlendirdiği bir fanatiğin Mescidi Aksa'yı yakma teşebbüsünün 56. yıl dönümü. 21 Ağustos 1969'ta Denis Ruhan adında bir fanatik bu kutsal mabede sabotaj düzenledi. Çıkan yangında tarihi mekanın birçok önemli bölümü ve halıları yandı. Nureddin Zengi'nin, kendi eliyle yaptığı ve Kudüs'ün kurtarılması halinde Mescidi Aksa'ya yerleştirilmesi üzere Salahuddini Eyyubi'ye emanet ettiği minber de yandı.

Her şeyden önce bu sabotajın, İsrail işgal rejimi tarafından "münferit" olay olarak yansıtılmasının gerçekçi olmadığını hatırlatalım. İşgal rejimi zaman zaman bazı kirli operasyonlarını böyle "fanatik, deli, meczup" gibi yansıtılan kişiler üzerinden ama planlı ve kontrollü bir şekilde gerçekleştirmektedir. Hz. İbrahim Camisi'nde bir sabah namazı vaktinde gerçekleştirilen katliam da böyledir. Bunun daha birçok örneği var.

Mescidi Aksa'yı yakma planının içinde işgal rejimi yetkililerinin parmağının olduğunu, itfaiye araçlarının yangın yerine ulaşmasının zorlaştırılması amacıyla önceden oluşturulan engeller de çok açık bir şekilde ispat etmiştir. Ama ne yazık ki olay uluslararası boyutta bir incelemeye tabi tutulmadığından ve işgal rejiminin sorumluluğuyla ilgili yeterli çalışma yapılmadığından dünya kamuoyuna bu olay aşırı düşüncelere sahip bir fanatiğin kişisel teşebbüsü olarak lanse edildi.

Son dönemde özellikle yahudilerin de burada ibadet etme hakları olduğu iddiasıyla zaman veya mekan yönünden paylaştırma planlarını sürekli gündemde tutmaya çalışıyorlar. Bu planlarına gerekçe oluşturmak amacıyla da fanatik yahudi gruplarının gündelik olarak buraya baskınlar düzenlemelerine imkan veriyorlar. Özellikle söz konusu grupların yönettiği dini okulların buraya gündelik turlar düzenlemeleri için organizasyonlar gerçekleştiriyorlar. Müslümanların bu baskınlara karşı çıkmalarına engel olmak için de söz konusu turlara katılanları sıkı polis korumasına alıyorlar. Buna karşılık Müslümanlara çok ilginç kısıtlamalar getiriyorlar. Mescidi Aksa'ya yönelik hizmetleriyle öne çıkan şahsiyetlere de sık sık buradan uzaklaştırma cezaları veriyorlar. Şu an Kudüs'teki Müslüman halkın sesi ve savunucusu durumundaki birçok kişi bu tür cezalandırmalar yüzünden Mescidi Aksa'ya sokulmuyor.