İran'la yeniden nükleer pazarlık

Bir yandan ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Tayvan'ı ziyareti sebebiyle ABD ile Çin arasındaki gerginlik tırmanışa geçerken ve Çin, bir tarafta Tayvan'ın gözünü korkutmak için askeri tatbikat yaparken diğer tarafta da ABD'ye tavır koymak amacıyla yaptırım kararları alırken, İran'la nükleer teknoloji konusunda Trump tarafından ilga edilen anlaşmaya geri dönülmesi için birkaç aydan beri kesik olan Viyana görüşmelerinin tekrar başlatılması yönünde önemli adımlar atıldı. Bunda da birinci derecede etkili olan ABD'nin görüşmelere dönülmesi konusunda verdiği işaretler oldu. Çünkü İran, görüşmelerin sürdürülmesini zaten istiyordu ve bir bakıma top ABD sahasına geçmiş durumdaydı. ABD Başkanı Joe Biden'ın geçtiğimiz ay gerçekleştirdiği Orta Doğu ziyaretinde işgal rejiminin yöneticileriyle yapılan görüşmelerde en çok üzerinde durulan konulardan biri İran tehdidiydi. İran tehdidi denince, nükleer silah edinme çabalarına da işaret ediliyor ve Biden, buna müsaade etmeyeceklerine dair siyonist dostlarına güvence vermeye çalışıyordu. İşgal rejiminin asıl istediği ise ABD'nin İran'la nükleer teknolojinin kullanımının denetimiyle ilgili anlaşmaya geri dönmemesiydi. Ancak Biden, siyonist dostlarına bu konuda herhangi bir söz vermekten kaçındı. Ziyaretten kısa bir süre sonra Viyana'daki görüşmelerin yeniden başlatılmasına imkân sağlayan bir tavır sergilemesi siyonist işgalcilerin bu konuda talep ettiklerini elde edemediklerini ortaya koyması açısından dikkat çekicidir. ABD'nin Tayvan meselesinden dolayı Çin'le gerginlik yaşadığı ve suları ısıttığı, Ukrayna Savaşı'nın devam etmesinden dolayı Rusya'yla gerginliğin de zaten devam ettiği bir dönemde İran'la nükleer pazarlığı yeniden başlatmanın kapısını açması bir tür denge