Biden'ın ziyareti ve Suud-İsrail ilişkileri

Biden'ın son Orta Doğu seyahatinin öncelikli amaçlarının İsrail işgal rejiminin çıkarlarıyla ilgili hesaplar olduğunu bundan önceki yazımızda dile getirmiştik. Tabii bu hesapların muhtelif boyutları var. Ama bunlardan ikisi üzerinde biraz ayrıntılı olarak durmak gerektiğini düşünüyorum. Bunlardan birini bugünkü, diğerini de müteakip yazımızda ele alacağız inşallah. Bilindiği üzere, siyonist işgalin meşrulaştırılması ve bölgenin "onaylanmış" bir parçası haline getirilmesi için "normalleştirme" faaliyeti eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde gaz almıştı. Bunun başlama emri de yine Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da verilmişti. 21 Mayıs 2017 tarihinde düzenlenen ve Amerikan-Arap İslam Zirvesi olarak isimlendirilen uluslararası toplantıda o zamanki ABD Başkanı Trump, Arap ülkelerindeki dikta rejimlerinin liderlerine İsrail işgal rejimiyle ilişkilerini artık perdenin önüne taşımaları talimatı vermişti. Bu talimat aynı zamanda işgal rejimiyle perde arkasında ilişkilerin sürdürüldüğünün de ifşası anlamına geliyordu ve bunu küresel emperyalizmin başını çeken ABD'nin lideri yaptığı için Arap dünyasındaki diktatörlerin itiraz etme imkanları yoktu. Trump'ın yapmak istediği de söz konusu diktatörlerin siyonist rejimle ilişkilerini gayrimeşrudan, kendince "meşruya" dönüştürmek ve böylece siyonist işgalciyi bölgenin "meşru" bir parçası haline getirmekti. Bu talimatın ardından başta BAE olmak üzere muhtelif Arap ülkeleri, talimatı yerine getirmek için hızla harekete geçti. Suudi Arabistan, bu ülkelerin Trump'ın talimatını yerine getirmelerine destek verdiğini çok açık bir şekilde ortaya koydu. Ancak kendisi, Filistin tarafının da kabul edeceği bir çözüm formülü bulununcaya